PLAYBOY KONUŞMA SANATI KADINLARLA ETKİLEYİCİ BİR ŞEKİLDE KONUŞMANIN İNCELİKLERİ Playboy’un Karanlık Notları İnsanların iletişim kurmadıkları bir gün dahi yoktur şu dünya üzerinde. Her gün bir şeylerle iletişim kurmak zorundayız. İnsansak eğer; hayvan gibi yaşamayı prensip edinmediysek iletişim kurmamız da kaçınılmazdır. Hayvanlar dahi iletişim kurabiliyor gerçi. Sanırım bitkiler demek daha mantıklı olur ancak bitki kaba bir tabir olmuyor. O yüzden hayvan değilsek iletişim kurmak zorundayız. Öyle ya da böyle dünya üzerindeki her insan doğduğu günden öleceği güne kadar iletişim kurar. Konuşur… Konuşamazsa beden diliyle anlaşır. En olmadı gözleriyle ifade eder bir şeyleri. Bir insanın iletişim kurmadığı tek bir an vardır o da bitkisel hayattır. Yani en başta söylediğim şeydir. Sadece bitkiler iletişim kuramaz… Hiç değilse ben böyle biliyorum… Bebekler iletişim kurabilir. Ağlarlar… Bağırırlar… Gülerler… Bebekler dünyadaki en doğal insanlardır. Gerçek doğaldır onlar çünkü bir şey istediklerinde bunu çekinmeden ellerinden geldiği kadarıyla hatta tüm potansiyellerini kullanarak istedikleri şeye ulaşmaya çalışırlar. Var güçleriyle bağırırlar… Kafanızı şişirirler; illaki alırlar istedikleri şeyleri ve asla utanmazlar. Çünkü utanmayı bilmezler. Sonradan öğrenilen bu saçma duyguyu henüz öğrenmemişlerdir. Reddedilmeyi bilmiyorlardır. Hiçbir insan doğarken reddedilmekten korkarak doğmaz. Fakat öyle ya da böyle illa ki bu duyguyu kazanırlar. Çünkü insanlar asidir. İstenilen her şeyi yapmak istemezler. Daha doğrusu işlerine gelmeyen şeyleri yapmazlar. Siz de reddedildiğiniz için utanırsınız. Korkarsınız, çekinirsiniz… Bir şey istemekten korkarsınız. Bebekken meme için ağlıyordunuz ve bağırıyordunuz? Peki şimdi? Ne değişti? Halen memeye ihtiyacımız var. Erkekler memeden asla kesilmezler! Daima o memeye ihtiyaç duyarız ama istemekten korkarız. İşte değişen tek şey budur. İstemekten çekiniriz. Reddedildiğimiz için tekrar reddedileceğimizden korkarız. Öleceğimizi sanırız. Ölümden korkarcasına korkarız. Birçoğunuz iletişimin amacını bilmiyorsunuz. Bildiğinizi sanmıyorum. İletişim; beyninizde gerçekleşen bir düşünceyi karşı tarafa aktarmaktır ve bunun karşılığında bir geribildirim almaktır. İletişim budur ancak iletişimin amacı değişik değişiktir. İletişim çok yönlü bir alettir. Swiss çakı gibidir. Birçok işe yarar. Ne şekilde, nerede ve ne zaman kullanacağınız size bağlıdır. İletişim sanattır. Kim bu sanatta daha yetenekliyse ve kendini geliştirmişse; o daha karlı çıkar iletişimden. İlişkinin çeşitli türleri vardır. Amaçlarına göre çeşitlenir bu iletişim. Pompa amacına dayanan karşı cinsle iletişim, çeşitli çıkarlara dayanan arkadaş ve aile iletişimi, ahireti kurtarma çabasıyla dini iletişimi, yolunu bulmak ve para kazanmak için iş iletişimi, vakit öldürmek için geyik muhabbeti vb… Bu liste uzar gider. Çeşitlerine göre birçok dala ayrılabilir bu ilişki. Bizim bu kitaptaki amacımız karşı cinsle iletişimi ve buna destekleyici olarak geyik muhabbetini size aktarmaktır. En ince ayrıntısına kadar mümkün mertebe izah etmeye çalışacağım bunları. Gizli tekniklerimi sizi için ifşa edeceğim burada. En ince ayrıntısına kadar işin mekaniğini sizinle paylaşacağım. Yetmeyecek; size kendi rutinlerinizi yaratmayı da öğreteceğim. Yetmeyecek; size kendi rutinlerimi de vereceğim. Şahsen ben, ezberden yana değilim. Bir şeyin ezberlenmesinden değil öğrenilmesinden yanayım çünkü ezbere yapılan iş sadece belli durumlarda işe yarar. Bir rutini her bağlamda kullanamazsınız. Sokakta yürüyen bir kıza söyleyebileceğiniz bir şeyi barda oturan hafif sarhoş bir kıza söyleyemezsiniz. Çok saçma olur. Bu yüzden ezber değil; öğrenmek önemlidir. Ben ezberlenecek materyaller de vereceğim size ancak bu materyallerin nasıl yaratılacağına da değineceğim. Vereceğim egzersizlere ve verdiğim örneklerden faydalanarak kendi karakterinize tam oturan rutinler yaratabilirsiniz. Hatta bu işi doğallaştırabilirsiniz. Duruma göre anlık rutin uydurabilecek yeterliliği kazanabilirsiniz. Bunların hepsi sadece pratikle olur. Ben bu kitapta birkaç günlük materyal vereceğim ama siz bunlara çok daha uzun bir süre odaklanmalısınız. Temelleri benden alıp inşayı kendiniz yapmalısınız. Gelişmelisiniz… Gelişiminizi ben kontrol edemem; bu tamamen size bağlıdır. Siz isterseniz olur bazı şeyler… Ben sadece rehber olabilirim sizlere… Neyse bu kadar boş lakırdı yeter… İcraata geçelim biraz da… BÖLÜM 1 İletişim Turleri İletişim benim için iki parçaya ayrılır: Başkalarıyla iletişim ve kendinizle iletişim. Başkalarıyla olan iletişim; aklınızda sakladığınız veya anında düşündüğünüz şeyleri başka insanlara iletmektir. Bunu iletirken sesinizi ve bedeninizi kullanırsınız araç olarak. Yani bir yaratıcılık yoktur, tamamen fabrikanızda ürettiğiniz malları satmak gibidir. Kendinizle iletişim ise yaratıcılık gerektiren kısımdır. Müşterilere sattığınız malların kalitesini, tasarımını ve diğer özelliklerini belirleyen kısımdır kendinizle iletişim. Bazı insanlar vardır; her daim ağırlıklarını koyarlar. Kendilerine tamamen yabancı durumlarda bile sakinliklerini korurlar ve kendilerine güvenirler. Bazıları ise kendi evlerinde bile ezdirirler kendilerini. İşte bunların hepsini insanların kendileriyle olan iletişimleri belirler. Hayal gücünüz, kendinizi nasıl gördüğünüz, kendinizle nasıl konuştuğunuz, inançlarınız, düşünceleriniz, prensipleriniz, hayalleriniz, hedefleriniz sizin kendinizle olan iletişiminizi oluşturan kanallardır. Yani kendinizle iletişim size aittir ve dışarıya kapalıdır. O küçük beyninizde dolanır tüm bu düşünceler ve neticede ortaya çıkan ürün dışarı verilir. Eğer kendinizle iletişiminiz kötüyse bunu saklamanın hiçbir yolu yoktur. O yüzden önce kendimizle olan iletişimimizi geliştirmeliyiz. Kendinizle İletişim Gözünüzü kapattığınız zaman kendinizi ne şekilde görüyorsunuz? Güçlü ve kendinden emin birisi gibi mi yoksa Pinokyo gibi bir çöp adam mı? Bu görüntü sizin dünyanızı belirleyen en temel görüntüdür. Tüm kararlarınızı bu görüntüye dayanarak verirsiniz ve ona uygun hareket edersiniz. Davranışlarınızı imajınıza uygun seçersiniz bilinçli veya bilinçsiz olarak. Ama bilincinize şunu yerleştirin ki; sizi idare eden şey o küçücük görüntüdür. Kendinizi nasıl gördüğünüzden sonra kendinizle nasıl konuştuğunuz önemlidir. Kendinize ne söylüyorsunuz? Kendinizi küçümsüyor musunuz yoksa “aslanım benim, ben inanılmaz süperim” gibi takdir mi ediyorsunuz kendinizi? İnsanlara nasıl davranmanız gerektiğini öğrenmeden önce kendinize nasıl davranacağınızı öğrenmelisiniz. Kendinize karşı kibar olun, kaba olmayın. Kendinizi takdir edin ve yüreklendirin. Kendinize ilgi gösterin. Kendinize değer verin çünkü sahip olduğunuz tek ve edebi şey kendinizsinizdir. Beden veya kişilik değiştirmek gibi bir şansınız yok bu dünyada. Sahip olduğunuz tek beden ve ruh bunlar ve onlara iyi davranın. Bunca yıl kendinize kötü davranmakla o kadar meşguldünüz ki nasıl bir hazineye sahip olduğunuzu göremiyordunuz bile. Benim görevim ise sizin gözlerinizi açmak. Şimdi size yapmanız için bir görev veriyorum. Bugün kendinizle, çevrenizle ve dünyayla ilgili olumsuz düşünceler düşünmeye başladığınızda bunun farkına varmaya çalışın. Sonra bu olumsuz düşüncenin sebebini bulun. Misal yan komşunuz güzel bir kız ve bir şeyi bahane edip onunla tanışmak istiyorsunuz ama korkuyorsunuz. Korku olumsuz bir duygudur ve bu olumsuz duygunun altında mutlaka; olumsuz düşünceler, tecrübeler ve inançlar yatar. Olumsuz düşüncenizin “komşuma asılırsam kız bağırabilir ve tüm apartmana rezil olurum” olduğunu varsayalım. Şimdi bunun neden mantıksız olduğunu bulalım… Mantıksız çünkü komşuya gidip karabiber istemek zararsız bir şeydir. Kimse karabiber isteyen sıcakkanlı, arkadaş canlısı bir komşuya bağırmaz. Bakarsınız muhabbet muhabbeti açar ve duygusal bir bağ oluşur aranızda kim bilir? Denemeden öğrenemezsiniz… Bunun gibi olumsuz duyguyu yakala, onun saçma olduğunu anla ve olumluya çevirme egzersizini gün boyu yapın. Baktınız hoşunuza gidiyor, kendinize güveniniz artıyor bu egzersizle; o zaman yarın da yapın. Bunu bilinçsiz bir şekilde yapasıya kadar her gün tekrarlayın. Görevler 1. Olumsuz duyguyu yakala, onun saçma olduğunu anla ve olumluya çevirme görevini bir gün boyunca yapın. 2. Kültürünüzü geliştirin. Sağlam karakterli insanların hepsi bol kitap okuyan insanlardır. Kitap okumak farklı insanların bakış açılarından olayları görmeye yardımcı olacağı için hem iç hem de dış iletişiminize yardımcı olacaktır. Bu yüzden kendinize bir şeyler katın ve yeni kitaplar okuyun. Yeni yazarları deneyin. Klasikleri okuyun. Farklı tarzda kitaplar okuyun. 3. Her ay yeni bir konuda derinlemesine araştırma yapın. Böylece hem kültür olarak zenginleşeceksiniz hem de konuşacak konularınız artacak. Bir konunun sizin ilginizi çekmesine gerek yok. Sadece her ay yeni bir şeyi öğrenin. Yeni bir konuda uzmanlaşın. Yeni bir dalda kitap okuyun. Misal bu ay mimarlık hakkında araştırmalar yapın, bir dahaki ay seri katil psikolojisi üzerinde araştırma yapın, diğer ay örümcekler üzerine, öteki ay parça tesirli ev yapımı bombalar vb. Ufkunuzu geniş tutun ve kendinizi yeni şeylerle donatın sürekli. 4. Yeniliklere açık olun. Hiç denemediğiniz şeyleri yapmaya istekli olun. Misal bir arkadaşınız sizi operaya çağırıyor ve siz daha önce hiç operaya gitmediniz bu yüzden gitmek istemiyorsunuz. Gidin! Denemediğiniz şeyleri asla küçümsemeyin ve her şeyi deneyin. Her şey size iyi ya da kötü tecrübe olarak geri gelecektir. Ne olursa olsun kazanacaksınız. BÖLÜM 2 İletişim ve Duygular İletişimin daima bir amaca sahip olduğundan bahsettik. Yani hedefsiz iletişim olmaz. Boş konuşma ya da gevezeliğin bile bir amacı vardır; o da vakit öldürmektir. Bir kızla konuşurken de asıl amacımız o kızı duygusal olarak etkilemektir. Kızın duygularını harekete geçirmektir. Bu yüzden de kızın duygularına hitap etmek zorundayız. Kızın duygularına hitap etmek için de istenen duyguları harekete geçirmek için o duyguları tetikleyici bazı şeyler yapmalıyız. Bunu yapmanın en güçlü yolu da jest, mimiklerimiz ve en önemlisi de ses tonumuzdur. Ses tonumuz; iletişimde istenen duyguları harekete geçiren en güçlü silahtır. Ben bir gün bir kızla ilk defa buluşmuştum ve kızla konuşurken kız suratıma salak bir ifadeyle bakıyordu. İlk buluşmamız olduğu için herhangi bir anlam verememiştim bu ifadesine. Özürlü gibi sırıtıyordu. Konuştuğum şey de çok saçma bir şeydi. Hava buz gibiydi, sokakta yürüyorduk ve ben ona sabahları beni uyandırmak için çalan çalar saatimin bana nasıl ninni gibi geldiğini anlatıyordum. California Dreamin çalıyordu telefonumda bu arada. Sabahları ninni gibi geliyor ve uyandıracağı yerde iyice uyutuyordu. Gördüğünüz gibi konu çok saçma ve bu konuya nereden girdim hiç bilmiyorum. Hatta kız o şarkıyı bilmediği için telefonumu çıkartıp kıza o şarkıyı dinletmiştim. O da dinledi. Kar yağıyordu, titriyorduk ve suratıma salak salak sırıtıyordu… Bozmadım onu… Sonra sevgili olduk. Yani sevgili dediğim de yerleşik pompa düzeni… Neyse, sevgili olduktan birkaç gün sonra bana söyledi: “Seni ilk gördüğümde suratına bakıyordum ya aval aval, sesin çok karizmatik geliyordu kulağıma, ben de öyle bakakaldım. Sonra kendi kendime ‘ne yapıyorsun topla kendini’ deyip toparlamıştım yüzümü” dedi. Ben bir erkekle konuşurken farklı, bir kızla konuşurken farklı, bir yabancıyla konuşurken farklı konuşurum. Bunu bilinçli olarak yapmıyorum. Erkeklerle konuşurken daha hafif, daha rahat ve daha rasgele konuşuyorum açıkçası… Kendimi hiç kasmıyorum… Çünkü gerek yok. Ben erkek arkadaşımı sesimle niye etkilemeye çalışayım? Bir kızla konuşurken ister istemez sesim değişiyor. Ben bile beğeniyorum kendimi… Bilinçli yaptığım bir şey değil tabii ki. Daha bir karizmatik, daha kalın, daha erkeksi ve daha şiirsel konuşuyorum. Ayrıca sık sık ses tonum alçalıp yükseliyor. Şiirsel bir ezgisi oluyor. Öyle alışmışım… Yabancı birisiyle konuşurken de daha otoriter, daha emir verici ses tonuyla konuşuyorum. Yılanın başını küçükken ezeceksin… Not: Güzel kadınlar hariç. Güzel kadın gördüm mü yabancı ya da arkadaş fark etmez… Ses tonum kendiliğinden erkeksileşiyor; bir cazibe kazanıyor… Gorevler 1. Konuşmalarınıza duygu katmadan önce konuşmayı öğrenmelisiniz. Hiç konuşamadığınızı varsayıyorum ben bu programda. Çünkü ben bu işe başlamadan önce konuşamıyordum. 16 yaşıma kadar doğru düzgün konuşamadım ben. İki lafı bir araya getirip cümle kuramıyordum; kursam da sesim duyulmuyordu. Sesim kısıktı… Bu görevde konuşma egzersizleri yapacağız. Öncelikle elinize bir kitap alın. Herhangi bir roman olsun. Açın onu ve 2-3 sayfa sesli bir şekilde okuyun. Böylece ısınmış olursunuz. Dudaklarınız, ciğerleriniz konuşmaya alışır ve kafanızdan kelimeler akıp geçerek hem zihnen hem de bedenen hazırlanırsınız. 2. O kitabı alın ve içinden rastgele bir kelime seçin. Sonra o kelimeyle alakalı 1 dakikalık bir şeyler anlatın. Mantıklı veya gerçek bir şey anlatmak zorunda değilsiniz. Saçma olsun. Misal kelime “çarpık” olsun: “benim yaşadığım bu yerde hiç abartısız kızların yüzde 95’i çarpık bacaklı; diğer %5ini ise henüz görmedim. Evlerinden çıkmıyorlar herhalde. Ben mecbur muyum bu çarpık bacakları her gün görmeye? Bir kadında çarpık bacak hiç yakışıyor mu? Bacak çarpık; kalça ölçüsü 80. Sen kadın mısın? Benim kaplumbağaların kalçası daha geniş…” gibi. Böylece isyanımı da dile getirmiş oldum. Yanlış anlamayın ben böyle bir örnek verdim diye bulduğunuz her kelimeyi kızları kötülemek için kullanmayın. Masum hikâyeler de anlatın. Bu egzersizi 10 kelimede uygulayın. Birer dakikadan 10 dakika. 3. Çevrenize bakın ve seçtiğiniz rastgele bir objeden muhabbet oluşturun. Mesela akvaryumdaki balıktan bir hikâye veya balığın renginden bir hikaye uydurabilirsiniz. Misal balığın rengi sarıdır; altından açabilirsiniz muhabbeti. Serbest çağrışımda her şey serbesttir. Bunu da 1’er dakikalık muhabbetlerden 5 objeye uydurun. 4. Yine etrafınıza bakın. Bir obje seçin ve o obje hakkında 1 dakika konuştuktan sonra 1 dakikanın sonunda en son ne dediyseniz o dediğiniz konu üzerinden konu açın ve bu şekilde hiç durmadan 5 dakika boyunca konuşun. Artarda serbest çağrışım yapacaksınız… 5. Şimdi konuşmalara duygu katalım biraz. Kitaptan bir kelime seçin ve o kelimeye öfkeli bir ses tonuyla hikâye uydurun. Tamamen sinirli, öfkeli ve anlattığınız hiçbir şeyin bir önemi yok. Sonra bunu aşağıdaki duyguları katarak farklı kelimelerde de uygulayın: Tiksinti Mutluluk Zevk Seks öncesi azgınlık Seks sonrası bıkkınlık otoriter bir tavır Ceo’sunuz ve toplantı yönetirken Ulusa sesleniş yaparken Süper kahramansınız ve kötü adamlarla konuşurken dağcısınız ve sevgiliniz elinizden kayıyor gidiyor, o anda… bir kızla yeni tanıştığınızda. 6. Hiç konuşmadan ayna karşısında sadece surat ifadenizle aşağıdaki söyleyeceğim şeyleri aynaya iletmeye çalışın. Hiç konuşmayın. Gerekirse ellerinizi de kullanın. Yardım et bana Karşıdaki adama yardım et Bana şeker ver Sana öfkeliyim Senden tiksiniyorum Seni çok seviyorum Ben başkasını seviyorum Hüzünlüyüm Seni kıskanıyorum Seninle sevişmek istiyorum Bugün sevişmek istemiyorum Çok yalnızım Çok popülerim BÖLÜM 3 Kızlarla Konuşmaya Başlamak Kızlarla birlikte olmak, onlarla beraber yaşamak için kadınları etkilemeniz gerekmektedir. Kadınları etkilemek için de öncelikle onlarla konuşmanız gerekmektedir. Bir kızla konuşmazsanız ve ona bakmakla yetinirseniz; o kızda bakan ve bununla yetinen bir zavallı olmaktan öteye geçemezsiniz. O kadının konuşmaya ihtiyacı var. O kadın da sosyal bir hayvan. Bir düşünün… Bir konsere gittiniz. Sevdiğiniz bir sanatçının konseri ve asla kaçıramazdınız. Benim için bu sanatçı Kurt Cobain. O adamın konserini asla kaçırmazdım şimdi ancak maalesef yaşamıyor… Neyse… Kurt Cobein rahmetlisi şehrinize gelmiş ve konser veriyor. Ancak çevrenizdeki hiçbir dallama bu konsere katılmak istemiyor. Onlar Gökhan Türkmen’e gitmek istiyorlar!? Siz de mecburen kendi kendinize yalnız bir şekilde Cobain’in konserine gidiyorsunuz. Orada birisinin gelip de sizinle konuşmasını istemez miydiniz yoksa konser boyunca yalnız mı kalmak isterdiniz? Bir insanın bir ortamda yalnız kalmak istemesi için baya baya psikopat olmak gerekir. Hani filmlerde gördüğünüz yalnız takılan gotik tipler. Onlar gibi toplumdan soyutlanmaya çalışmıyorsanız fark edilmek istersiniz. Birilerinin sizi fark etmesini, sizi görmesini ve sizinle konuşmasını istersiniz. Sizinle konuşmasını istersiniz çünkü sizin gidip konuşmaya cesaretiniz yoktur. Erkek ya da kız fark etmez… Tabii kız olursa daha iyi olur ama yine de fark etmez… Sadece birisinin gelip sizinle konuşmasını istersiniz. Kötü haber ise; asla gelip sizinle konuşmazlar çünkü karşıdakinin de cesareti yok. O da korkuyor. Öldürülmekten korkuyor en basitinden… Yabancı birisinin aslında kim olduğunu asla bilemezsiniz… Ölüm korkusu zaten bütün korkuların temelinde yatan en büyük korkudur. Kadınları etkileyebilmek için öncelikle onlarla konuşmaya başlamalısınız. Onların size gelmesini beklerseniz çok beklersiniz. Peki, ne söyleyeceksiniz? İşte burada açılışlar devreye giriyor. Açılış: Kadınlarla konuşmaya başlamak ve konuşma açmak için kadına söylediğiniz ilk şeylerdir. Açılışlar da zorluk ve kolaylık derecelerine göre çeşitlere ayrılıyor. En basitiyle başlıyoruz: Fonksiyonel Açılış Fonksiyonel açılışlar; en zararsız açılışlar olur riski çok düşüktür ancak kazanç oranı da düşüktür. Normal toplum içinde yabancılara soru sormak, onlardan yardım istemek gibi durumlarda kullanılan açılıştır. Karşınızdaki insan kibarlık ve insanlık gereği size cevap vermek durumundadır. Cevap vermezse hayvandır; muhatap olmaya değmez. Fonksiyonel açılışlar genelde şu anki durumla alakalı işe yarayacak açılışlardır. Yani; fonksiyonel açılışlarda illa ki işe yarayacak ve size faydası dokunacak bir şey sormalısınız kıza. O da size yardımcı olacaktır ancak size yardım etmek amaçlı sizinle konuşmaya başladığı için çok yakışıklı değilseniz veya kılık kıyafetiniz çok çekici değilse kız sizden etkilenmeyecektir. Yardım edecek ve yoluna devam edecektir. Sizden de yardımınızı alıp yolunuza devam etmenizi bekleyecektir doğal olarak. Bu yüzden durumsal açılışta muhabbeti devam ettirmek zordur. Çünkü hiç dürüst bir açılış şekli değildir. Ben önermiyorum bu tarz açılışları ancak kızlarla konuşmaya yeni başlayan birisi direkt açılışta zorlanacağı için egzersiz olarak ilk zamanlarda durumsal açılışla işe başlamak en güzelidir. Durumsal açılış dürüst bir açılış şekli olmadığı için sizin değerinizi bir miktar düşürmektedir. Bu yüzden hiç değilse cümleye “Pardon” diye başlamayın. Oradan yırtın… Çaresizler pardon der. Siz ne olursa olsun erkeksiniz ve kimseden özür dilemek zorunda değilsiniz. Cümleye “merhaba” veya “bakar mısınız?” ile başlayın… Durumsal açılış örnekleri: - Bakar mısınız, en yakın Starbucks ne tarafta? Merhaba… Ateşinizi alabilir miyim? Merhaba… Bu şehirde yabancıyım da; bu şehrin en canlı club’ı neresi? Merhaba… Havaalanına nasıl gidebilirim buradan? Ödevler 1. Kendi fonksiyonel açılışınızı yaratın ve o açılışı yazın. Açılışınız; size yardımı dokunacak bir sorudan ibaret olacaktır. Bu şekilde yaratacağınız beş tane açılış yazın. 2. Kadınlar maalesef para, şöhret ve gücü çekici buluyorlar. Bu yüzden yazdığınız açılışlara bu çekici şeylerden serpiştirin. Misal; Sizin açılışınız “Merhaba, bilmem ne kundura nerede biliyor muşuz?” olduğunu varsayıyorum. Bu açılışı alıyoruz ve zenginleştiriyoruz. Kundurayı kaliteli bir mağaza yapıyoruz. Nine West, Beta, Desa, Steve Madden gibi… “Merhaba… Steve Madden mağazası nerede biliyor musunuz?” gibi… 3. Açılışınız en fazla 10 kelime olmalıdır. 10 kelimeden fazlaysa onu azaltın. 4. Açılışlarınızdan en beğendiğiniz 2 tanesini alın ve onları ayna karşısında 50şer kez tekrar edin. Beden dilinize ve ses tonunuza dikkat edin. 5. Dışarıya çıkın ve 10 kıza bu iki açılışı yapın. Sadece açılışı yapın, cevabınızı alın ve “teşekkürler, iyi günler “ deyin ve setten çıkın… BÖLÜM 4 Endirekt Açılışlar Endirekt açılışların fonksiyonel açılışlara göre muhabbeti devam ettirme kabiliyeti daha yüksektir. Çünkü çıkış noktaları bırakır; başka konulara geçiş kolaylaşır ve karşıdan istenen şey size gerçek bir yardım edilmesi değil; bunun yanında biraz da sohbettir. Bu yüzden cevabı kısa sorular sormak yerine daha uzun cevaplar gerektiren; fikir almaya dayalı sorular sorulur, hatta başka sorularla da uzatılır bu tür açılışlarda. Endirekt açılışlara örnek vermek gerekirse: Kızlar mı daha çok yalan söyler yoksa erkekler mi? (bunu uygulamayın çok saçma. Örnek olması bakımından yazdım.) Merhaba… Bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Gitar çalmak ergen aleti midir sizce? Eğer öyleyse, Kurt Cobain baş ergen midir? Bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Bugün benim doğum günüm de; tahmin ediyorum kimse kutlamayacak. Sizce kendime ne tür bir hediye almalıyım? (ezik bir açılış gibi duruyor ama şakacı ve alaycı bir tavırla söylerseniz işe yarar) Çok yakın bir arkadaşım geçenlerde öldü de; sizce onun kız arkadaşıyla çıkmak için ne kadar beklemeliyim? (Çüüüş!) Merhaba… Kuzenime doğum günü hediyesi alacağım. Kendisi biraz Kezban bir kızdır da sizce ona Pucca’nın kitaplarından birisini alsam ona hakaret etmiş gibi olur muyum? (bu açılış kitapçıda gider.) Ödevler 1. Pucca’lı açılışı çok severim onu alın ve onu ayna karşısında 100 kere tekrarlayın. Bugün DnR ya da artık nasıl bir kitap mağazası varsa şehrinizde ona gidin ve onda 1 kıza deneyin. Sadece 1 şansınız var o yüzden sağlam bir kız bulun. Yalnız olursa daha iyi olur. Grup olursa da en fazla 2 kız olsun. 2. Dünkü yarattığınız açılışlardan birisini ele alın. Onlardan birisi muhakkak adres sorma olmalıdır. Yani mutlaka adres sorma vardır içinde. Onu alın ve uzatalım. Endirekt açılışa çevirelim. Misal: Merhaba… XXX mağazası ne tarafta biliyor musunuz? ….. Pekala, kuzenimin doğum günü var da bu akşam. Ben organize ediyorum ancak henüz bir hediye almadım. Eğer uygun bir hediye bulamazsam kendi organize ettiğim partiye katılamayacağım. Sizce nerede uygun bir hediye bulabilirim? ….. Açılışınız bu. Bunu alın ve aynada 50 kere tekrarlayın. Mükemmel olsun ve sokağa çıkıp 5 kızda deneyin. 3. Kendi endirekt açılışlarınızı yaratın. Çekicilik faktörlerini ve biraz da mizah katmayı unutmayın. Olabildiğince kısa olsun ve fikir sormayı unutmayın. Beş farklı açılış yaratın. Arasından birisini seçin. Onu 50 kere ayna karşısında tekrarlayın ve sokağa çıkıp hiçbir kız üzerinde denemeyin. Şimdilik elinizde malzeme olarak bulunsun. Daha sonra kullanırsınız. Ya da değiştirip de kullanırsınız. Benim size verdiğim açılışlar yeterlidir şimdilik. BÖLÜM 5 Direkt Açılışlar Açılışlar arasında en sevdiğim açılış türüdür çünkü cesaret gerektiriyor ve işe yarıyor. Diğer açılış türlerinde risk düşüktür ama kazanç da düşüktür. Yani açılışın bir faydası dokunmaz size. Sadece muhabbet açmaya yarar; gerisi sizin muhabbeti devam ettirebilme yeteneğinize bakar. Direkt açılışta ise bu daha farklıdır. Direkt açılışta risk fazladır. Terslenme veya reddedilme oranı düşüktür. Hatta ansızın siz farkında olmadan kızın erkek arkadaşı, babası ya da abisi yanınıza gelirse başınız ağrıyabilir. Evet, riski yüksek fakat kazancı da yüksektir. Bir kere eğer açılış tutarsa devamında bir şey yapmanıza gerek kalmayacaktır. Kız sizden bir şekilde hoşlanmıştır zaten. Eliniz, yüzünüz, tavırlarınız, ses tonunuz ya da kokunuz… Umurumda değil; bir şekilde kızı etkilemişinizdir ve yapacak pek bir şey kalmamıştır. Artık tek yapmanız gereken durumu bok etmemektir ve başarının devamını getirmeye çalışmaktır. Direkt açılıştan sonra ne zaman kısıtlamasına ihtiyacınız kalır, ne etkileme oyunlarına… Hiçbir şeye gerek kalmaz etkilemeyle alakalı. Açılıştan sonra direk güven oluşturma ve birbirinizi tanıma aşamalarına geçebilirsiniz. Büyük zaman kazandırır size. Çünkü diğer açılışlarda kızlar insanlık namına zaten çoğu zaman konuşacaktır ama 10 dakika sonra anlarsınız ki sevgilisi vardır… Evlidir… Lezbiyendir… ve konuştuğunuz 10 dakika boşa gidecektir. Hatta boşa heves ettiğiniz için üzüleceksinizdir de. Direkt açılışın bu güzelliği vardır işte. İlk dakikadan ya olur ya olmaz. Bu kadar basit… Direkt açılışta başarı; kendinize güvenle alakalıdır. Kendinize ne kadar çok güvenirseniz; çekiciliğinize ne kadar inanırsanız o kadar işe yarar. Önceki kitaplarımda bahsetmiştim; dünyadaki en önemli insan sizsiniz. Bunu gösterebildiğiniz tek açılış türüdür direkt açılış. Kendinize güveniyorsunuz. Kendinizden eminsiniz. Başkalarının ne düşündüklerini umursamıyorsunuz. Kızı beğendiniz. Kızın yanına gittiniz. Onu istediğinizi söylediniz. Korkmadınız. Sadece istediniz. Susayınca bardağa su doldurup içmek kadar kolay bir şekilde... Cinsel ihtiyaçlarınız var ve bunu gidermek için kızla flörtleşmek istediniz. Bundan doğal ne olabilir? Diğer açılış türlerinde geriden başlarsınız. Yani kızın 10 puan değeri varsa sizin 5 puan değeriniz vardır ve o arayı kapatmak için etkileme oyunlarına başvurursunuz. Ancak direkt açılışta “ben seni beğendim ve seni seçtim” çerçevesiyle kıza yaklaştığınız için siz 10 puan, kız ise 8 puanla başlıyor. Daha sonra kızın gerçekten beğenilecek bir insan olup olmadığını öğrenmek için qualification denilen yeterlilik seviyesini bir şekilde ölçebilirsiniz. Buna da diğer bölümlerde yer vereceğim. Şimdi direkt açılışlara örnekler vereceğim. En basit ve en masum direkt açılıştan başlayıp, en sertine doğru ilerleyeceğim. En sert direkt açılışları kullanmanız zordur. Profesyonel bir insan bile o tür açılışları ancak fazla sarhoş kızlara kullanabilir… Örneklerimiz şöyledir aşağı yukarı: Merhaba… XXXX mağazası ne tarafta biliyor musunuz? ……… Hımm aslına bakarsan XXXX mağazası kimin umurunda? Bunu sorma nedenim seninle tanışmak istememdir. Merhaba… Seninle konuşmak istiyorum ve sonunda reddedilmek istiyorum ya. Beni reddeder misin? (lütfen reddetme beni der gibi bakın masum bir ifadeyle) Merhaba… Biliyorum tuhaf olacak ama seni uzaktan gördüm ve bir şey beni sana çekti. Adın nedir? Merhaba, tanışıyor muyuz? …. Neden tanışmıyoruz, yani neden, neden? Merhaba… Şunu söylemeliyim ki çok yalnızım. Ve sen hoşuma gittin. Kimsin? Merhaba… Uzaktan seni gördüm ve hoşuma gittin. Eğer senin konuşmasaydım bugün kendimi öldürebilirdim. Kimsin? Merhaba… Çok şirinsin… Kimsin sen? Merhaba… Yüzde yüz mükemmel kızla tanışmak diye bir hikaye duydun mu?..... Ben de duymadım, ee kimsin bakalım? Merhaba… Tek bir şey söyleyeceğim. Acayip tatlısın… Merhaba… Bir dakika… Neyse söyleyeceğim ne olursa olsun… Sana deli gibi âşık oldum… Merhaba… Yüzde yüz mükemmel kızla tanışmak diye bir hikaye duydun mu?..... Ben de duymadım, ee kimsin bakalım? (bu da onur konuğumuz) Merhaba… Salak salak sırıtıyorum biliyorum çünkü az önce seninle seviştiğimi hayal ettim ve şu anda Nirvanaya ulaştım… (bunu denemeyin. Ya da deneyin sorumluluk kabul etmem) Ödevler 1. Yukarıdan 3 tane direkt açılış seçin ve onları 50’şer kez ayna karşısında tekrar edin. 2. Yukarıdaki açılışları model alarak kendi direkt açılışlarınızı yaratın. Direk kızdan hoşlandığınızı belli etsin, sizi küçük düşürmesin, değerinizi arttırıcı bir şeyler olsun içinde, fazla ve gereksiz kelimelere yer verilmesin ve mizah unsuru da katın. 5 tane direkt açılış yaratın. Bunları 20 şer kez ayna karşısında tekrar edin. 3. Direkt açılış cesaret ister biliyorum çünkü direkt reddedilmeye müsaittirler ve siz reddedilmekten korkuyorsunuz. O yüzden önce üç kızda şu açılışı deneyin. Tabii ki önce 20 kere ayna karşısında tekrarlayın bu açılışı. “Merhaba… Seninle konuşmak istiyorum ve sonunda reddedilmek istiyorum ya. Beni reddeder misin?” Bu açılışla zaten bilerek ve isteyerek reddediliyorsunuz. Kendi düşen ağlamaz hesabı daha az canınızı yakacaktır ve reddedilmenin korkulduğu kadar kötü bir şey olmadığınızı anlayacaksınızdır. Şeyinizi korumaktan vazgeçin. Egonuzu… 4. Kendi yarattığınız ve benim verdiğim açılışlardan beğendiğiniz 2 tanesini seçin ve bugün 10 kıza uygulayın bunların. Umarım bol bol reddedilirsiniz… BÖLÜM 6 Durumsal Açılışlar Durumsal açılışlar; bir diğer adıyla doğal açılışlar, sohbete en elverişli açılışlardır. Çünkü durumla alakalıdır. Bir zaman vardır, durum vardır, mekan vardır; kız ve siz o anda yaşamaktasınızdır ve ortak bir anıyı paylaşmaktasınızdır. Bu durumda kızla konuşmak ve o duruma uygun bir şeyler söylemek sizin en doğal hakkınızdır. Tamamen doğaldır ve romantik komedilerdeki gibi romantik tanışmalar hep bu şekilde gelişmektedirler. Yani kızla çarpıştıktan sonra kızın yerlere saçılan kitaplarını toplamaya yardım etmek de durumsal bir açılıştır. Yeri gelmişken bugün yaşadığım bir olayı anlatayım… Bir arkadaşımla yürüyordum… Yolda başka bir arkadaşı gördüm yanında da kız arkadaşı vardı. Seslendim o da döndü. Konuştuk… Benim de elimde sigara vardı. Tam o sırada yanımdan geçen bir kız elini savururken benim sigarayı bir güzel söndürdü elinin tersiyle. Benim içim cız etti tabii ki. Kız “ah” diye bağırdı ve yanındaki arkadaşıyla beraber eline baka baka gittiler ancak arkalarına hiç bakmadılar. Arkalarına baksalardı bana ters bir laf etselerdi özrümü diler hatta elimden geleni yapardım. Böylece tanışmış olurduk ve devamı gelirdi. Ama anormal olanı yaptı ve arkasına bile bakmadan gittiler. Doğal açılış kullanma şansım da gitti böylece. Neyse olmayacağı varmış… Durumsal açılışa örnek vermek çok zordur çünkü durumsaldır. Benim vereceğim örnek hiçbir işinize yaramaz. Aynı durumu sizin de yaşama ihtimaliniz nedir ki? Çok düşüktür. Ama örnek vermek gerekirse: Trafik kazası mahallinde; “off fena çarpmış, ölü yaralı var mı?” diye en yakındaki kıza sormak tuhaf bir örnek olabilir. ATM kuyruğunda sıraya girince önünüzdeki kıza “bu ne kalabalık burada da mı direniş var?” demek olabilir. Köpek gezdiren bir kadına “bunun cinsi ne, çok tatlı bir hayvan” demek de durumsal açılıştır. Ezber olmayan ve o andaki durumla alakalı olan her açılış durumsal açılıştır. Zararsızdır; kullanışlıdır. Muhabbeti devam ettirmek kolaydır. Bütün dostluklar zaten durumsal açılışla başlar eğer birisi gelip sizi tanıştırmadıysa. Ödevler 1. Durumsal açılış doğaçlama gelişen bir açılış türüdür. O yüzden siz de doğaçlama açılış çalışması yapmalısınız. Elinize kitabı alın ve bir kelime seçerek sanki kıza açılış yapıyormuşsunuz gibi bir şeyler saçmalayın o kelimeyle. Misal benim önümdeki kitaptan seçtiğim kelime “anahtar.” Merhaba… Buralarda hiç anahtar gördünüz mü? Böyle üzerinde tuhaf süslemeleri olan bir fil, daha doğrusu mamut şeklinde anahtarlığı olan bir anahtar… Sabahtan beri arıyorum, gittiğim yerleri tek tek gezdim tekrardan; starbucks, bilmem ne barı, opera önü… Hiç birisinde bulamadım en son buradan geçmiştim diye tahmin ediyorum; burada da bulamazsam evsizim ben artık… Saçma oldu biliyorum ama amaç o zaten. Siz de 5 tane kelime seçin ve her kelimeyle açılış yapın. Değişik pozisyonlarda yapın bu açılışları. Misal önce aynaya doğru yürüyün ve kendinizi durdurup açılışınızı yapın. Sonra gidin sandalyelerin yanına gidin. Sandalyelerde oturan kızlar varmış gibi sandalyelere yapın. İki sandalye varsa ikisine de bakarak yapın birisine odaklanmayın. Üç sandalye varsa üçüne birden… 2. Aynı egzersizi evinizde gördüğünüz objeler ile yapın. 5 obje seçin rastgele ve o objeden açılış üretin anında. Yine türlü pozisyonlarda yapın açılışınızı. 3. Dışarı çıkın ve kafanız boş bir şekilde gördüğünüz 3 kıza durumsal açılış girin. Durumla alakalı bir soru sorun veya bir yorumda bulunun. BÖLÜM 7 Önline Açılışlar Dünyanın yarısından çoğu sanal haline geldi. Demek istediğim; eskiden insanların sokaklarda geçirdikleri süre evde geçirdikleri süreden daha fazlaydı. Sosyalleşmeleri gerekirdi çünkü tek eğlenceleri buydu. Birileri gelsin gitsin, komşuluk olsun, gezelim dolaşalım istenirdi ancak şimdi her şey çok değişti. Sosyallik ihtiyacımızı insanlarla yüz yüze gelmeden karşılayabiliyoruz. Hatta bu devam edecek ve öyle bir zamana geleceğiz ki insanlar sadece seks yapacakları zaman yüz yüze gelecekler. Onun dışındaki her şey unutulacak. Şimdi ara bölgedeyiz. Sanal dünya ile gerçek dünyanın Araf’ında yaşıyoruz ve geleceğe ayak uydurmalıyız. Bu yüzden online oyuna da ağırlık vermeliyiz çünkü bu devirde ilişkilerin çoğunluğu online başlıyor. İnsanlar online tanışıyorlar. Online tanışmanın rahatlığını fark eden insanlar gerçek dünyada birileriyle tanışmaktan rahatsızlık duyuyorlar. Herkes değil tabii ki ama insanlık bu yönde ilerliyor. Online açılış çok kolaydır ve aynı zamanda çok da zordur. Bir kere hareket etmenize gerek yok. Evden çıkmanıza gerek yok. Sadece şans, profilinizin kalitesi ve tabii ki tipe bakıyor olay. Bunları atlattıktan sonra da tabii ki oyununuza ve iletişim kurmaktaki ustalığınıza bağlı çoğu şey. Önceki kitabımda profilinizin nasıl olması gerektiğini anlatmıştım. Sosyal bir hayatın ipucunu veren fotoğraflar, paylaşımlar, kendine has düşünceler, orijinal pozlar, eğlence ve renkli hayat. Resim, yazı ve paylaşımlarınız bu tür niteliklerin ipucunu vermek zorunda. Eğer bu şekilde bir Facebook profiline sahip olursanız kızlar sizin mesajlarınıza cevap verirler ya da ekleme taleplerini kabul ederler. Bunları hallettik diyelim. Sıra online’de kız bulmaya geliyor. Kızlar Neredeler? Facebook için söylüyorum; kızlar her yerdeler. Tuvalette sıçarken bile telefonundan facebookunu ihmal etmeyen kız nesli her yerdeler. Beğendiğiniz her grupta onlar var. Katıldığınız her etkinlikteler. “Arkadaş önerileri” bölümündeler… İpucu vermek gerekirse; çok fazla kişiyi eklediğinizde facebook ceza veriyor eğer eklediğiniz kişi sizi şikayet ederse ve genelde ediyorlar. Bunun önüne geçmek için bir ipucu vereyim. Kızın profiline baktığınızda eğer kızın ilişki durumu “ilişkisi yok” diye gözüküyorsa onu ekleyin. Kabul etme ihtimali yüksektir. Eğer ilişki durumu gözükmüyorsa mesaj atın. Bu mesaj da diğer kutusuna gidecektir ancak çoğu kız bunun farkında ve sürekli mesaj aldıklarının da farkında. Bu yüzden sık sık kontrol ederler diğer kutusunu. Mesaj atın… Böylece ceza alma ihtimaliniz ortadan kalkar… Kızları her türlü etkinlik sayfalarından, gruplardan bulabilirsiniz. Şu anda üniversitelerin itiraf sayfaları revaçta… Bulunduğunuz şehirdeki üniversitelerin itiraf sayfalarına bakın. Paylaşımları beğenenlere bakın. Bir iki güzel kız göreceğinizden eminim… Arkadaş önerilerine de bakın ancak ortak arkadaşınız olan kızlar; özellikle yakın bir arkadaşınızla ortak arkadaşsa o kızdan uzak durun. Adınızın çıkmasını ve yayılmasını istemezsiniz… Online açılışlarda en fazla işe yarayan açılış türü durumsal açılıştır. Yani doğal girilen açılışlar en iyisidir. Misal ikinizin de beğendiği bir grupla alakalı yorum atmak işe yarayabilir… Kurt Cobain’in hayran sayfasından bir kızı ekleyip ona “Merhaba, Kurt Cobain hayranısınız sanırım?” diye girebilirsiniz. “EE sonra?” diyebilirsiniz… Bunun cevabını ben de bilmiyorum… Kızın vereceği cevaba bağlı sonrası… Kızın beğenilerine bakın. Sevdiği müziklere, filmlere, beğendiği sayfalara, fotoğraflarına… Mesela müziği çok sevdiği belli olan bir kıza “merhaba, sesin güzel mi? Grup kuruyoruz da güzel sesli bir kızı bulmak imkansız bir şey” diyebilirsiniz. Edebiyata düşkün bir kıza kitaplar hakkında bir şey sorabilirsiniz. Hayvan sever bir kıza “merhaba, hayvanları sevdiğinizi gördüm ve sırf bu konuda sizi takdir etmek için yazdım” diyebilirsiniz. Gitarıyla fotoğraf çeken bir kıza “gitar dersi veriyor musunuz?” diye sorabilirsiniz. Pucca’nın kitaplarından birisini okuyan bir kızı kezbanlıkla suçlayabilirsiniz :P Kızlarla ortak nokta bulup o ortak noktalara yorum yapmak kızla sizi direkt yakınlaştırır. Aynı duyguları paylaşmanızı, aynı balon içinde yaşamanızı ve kendinize özel bir dünya yaratmanızı sağlar… Sizi reddetme ihtimali düşer… Ben Bukowski hayranıyım ve bir başka Bukowski hayranını tersleyebileceğimi hiç düşünmüyorum. Çirkin bir kız gelip bana “sen Bukowski hayranıymışsın; ben de öyle” derse ona kötü davranmayacağımdan eminim. Hiç değilse arkadaş olmanın yollarını ararım. Ya da bol bol içer ve karanlıkta gittiği kadarıyla artık… Hiçbir şey bulamıyorsanız yazacak; o zaman sadece merhaba diye girin ve sitemde verdiğim şekilde “kimsiniz?” diye devam ettirin. Terslenme ihtimaliniz var ve bu sefer de “bana neden kötü davranıyorsun?” diyerek acıtasyon yaparsınız ve muhabbet devam eder… Ödevler 1. Şehrinizde meydana gelen etkinliklerle alakalı bir sayfayı veya üniversite ile alakalı bir sayfayı beğenin. İlişkisi olmayan 2 kız bulun ve onları ekleyin. Sonra da rastgele 20 kız bulun ve onların profillerini inceleyerek mesaj atın. Kızların değer verdikleri bir şeyler bulun. Reddetmeleri imkânsız olsun. BÖLÜM 8 Zaman Kısıtlaması Zaman kısıtlaması: Tanımadığın bir kadınla konuşmaya başladığında, o kadının “bu herif ne zaman gidecek, başıma mı kalacak?” türden düşüncelere kapılmaması için erkeğin gideceğini belirten söylemleridir. Yani, kadındaki yabancıdan kurtulma duvarını yıkmış olacaksınız ve hatta kız sizi birazcık çekici bulduysa; onda sizi kaybetme korkusu oluşturacaksınız. Bir taşta iki kuş yani… Negatif bir tekniktir. Yani oluşturacağı duygu olumsuzdur ama yine de faydalıdır. Zaman kısıtlaması açılıştan hemen sonra kullanılmalıdır. Mesela; Siz: Merhaba… XXXX mağazasını arıyorum, ne tarafta bir bilginiz var mı? Kız:…. Siz: Hmm… Fazla kalamayacağım yetişmem gereken bir parti var ama işimi son ana bıraktığım için sıkıntıya girdim… Kuzenime hediye alacağım… Bu örnekte olduğu gibi açılışınızı yapıyorsunuz; kızdan ilk cevabını bekliyorsunuz ve konuyu değiştirmeden önce kadının “salça olacak sanırım” dememesi için kullanıyoruz. Zaman kısıtlaması birisi hariç tüm açılışlara gider. O da direkt açılıştır. Direkt açılışta niyetimizi baştan belli edip, kıza ilgimizi gösterdiğimiz için kaçmamız gerekmiyor. Orada zaten niyetiniz ortadadır. Oyuna gerek yok… Diğer açılışların hepsi endirekt olduğu için dolaylı tekniklere başvurmamız gerekiyor oyunun ilerlemesi için. Ödevler: 1. Kendi zaman kısıtlamanızı yaratın. Sizden 10 tane zaman kısıtlaması istiyorum. Misal: yetişmem gereken bir otobüs var fazla kalamayacağım… İki dakikanızı alacağım çünkü arkadaşlar bekler vb… 2. Bu yarattığınız zaman kısıtlamalarından beğendiğiniz beş tanesini seçin ona DHV katın. DHV değer katmaktır. Sizi yüceltecek her şey DHV’dir. Örnek vermek gerekirse: Fazla kalamayacağım, yetişmem gereken bir yer var… Bunu alın ve biraz çekicilik katın: Yetişmem gereken bir toplantı var... parti var… konser var… doğum günü partisi var… balo var bla bla… Fazla kalamayacağım minibüsü kaçırmak istemiyorum demek yerine uçağı kaçırmak istemiyorum, deyin. Kız sizi tanımıyor henüz. Ne kadar yalan söylerseniz söyleyin. Çok saçma olmadığı sürece ve siz saçmalamadığınız sürece inanacaktır. 3. Zaman kısıtlamasını alın ve fazla kelimelerden arındırın. İki paragraftan oluşan bir zaman kısıtlaması olmaz. Zaman kısıtlaması bir cümleden oluşmalı ve kelime sayısı az olmalıdır. Teomanın konserine en önden biletim var. Geç kalmak istemiyorum… Demek yerine fazla kalamayacağım konseri kaçırmak istemiyorum deyin. Her şeyi anında dökmek zorunda değilsiniz. Ayrıca fazla çabalarsanız kendinizi zorluyor gözükürsünüz ve bu samimi değildir. 4. Düzenleme yaptığınız bu 5 açılıştan üçünü alın ve ayrı bir yere yazın. Bir deftere mesela… Bunlar sizin cephanenizdir. Daha sonra aklınıza bir şey geldiğinde bu deftere katabilirsiniz çalışmalarınızı. Zaman kısıtlaması başlığında bir sayfa ayırın ve buna yazın. 5. Seçtiğiniz zaman kısıtlamalarını 20şer kez ayna karşısında tekrarlayın. 6. Dışarı çıkın ve daha önceden seçtiğiniz favori açılışlarınızdan sonra zaman kısıtlamasını kullanın kızlar üzerinde. Beş kız üzerinde deneyin bunu. BÖLÜM 9 Kızı İtme Teknikleri Direkt açılış hariç diğer açılış türlerinde kızları bir miktar itmemiz gerekmektedir. Tabii ki bunu yaparken kalibrasyona dikkat etmeliyiz. Yani belli bir kural yoktur kızı itmek için. Kızdan kıza değişir bu. Duruma, bağlama, kıza göre yapılan ayarlamalara kalibrasyon denir. Ayarını tutturamazsanız başarısız olacağınızı garanti edebilirim. Fazla iterseniz kız sıkılır ve daha da kötüsü kırılarak size düşman olur. İtmezseniz de yalaka ve kıza düşkün birisi olursunuz. Başlıca itme teknikleri neg ve disqualifier’dir. Neg Neg dediğimiz şey İngilizcede negative compliment’in açılımıdır. Anlamı negatif iltifattır. Negatif olduğu için olumsuz tekniklerden birisidir ve ufak bir cezalandırma gibi bir şeydir. Kullanımı sakattır ve hassastır. Yanlış yaptığınız an oyun biter. Bu yüzden profesyonellik gerektirir ve her zaman uygulanmamalıdır. Kalibrasyon şarttır. Neg bir ceza türü olduğu için çoğu zaman kız hatalı bir davranışta bulunduğunda kullanılır. Sizin canınızı sıkan, size saygısızlık gibi gelen, itici bir tavrında kullanabilirsiniz. Neg oyunun her aşamasında kullanılabilinir ancak oyunun başında çok az ve hafif bir şekilde kullanmanızda fayda var. Kararında kullanılan neg sizin çekiciliğinizi arttırır. Kızlarla arası iyi olan erkekler sık sık kızlara sataşırlar. Şaka yollu itişirler. Bu özellikleri çocukluklarından bu yana gelir ve kızlar da bu oyuna ayak uydururlar. Kullanılması öğrenildiğinde arada sırada kullanmakta fayda vardır. Yıkıcı bir şeydir ve arada bir yıkmak gerekir kızları çünkü kızlar duygusal varlıklardır. Duygunun her çeşidine açtırlar. Siz onlara duygusal iniş ve çıkış yaşattığınız sürece size bağlı kalacaklardır ve sizden kopamayacaklardır. Kızların duygusal uyuşturucusu olmalısınız. Mantığa bizim dünyamızda yer yok! Neg örnekleri vermek gerekirse : Üzerindeki kıyafetin aynısı annemde vardı, sonra modası geçti diye nineme hediye etti. Çok şirin… (görüyorsunuz ki ağır bir neg bu. Kızın kendisini kötü hissetmesini sağlıyoruz ancak ona karşı düşmanca bir tavrımızın olmadığını göstermek için de sonunda iltifat ediyoruz. Bu işin tekniği budur. İltifat edemesek de şakayla karışık sokuyoruz lafı. Asla ciddi ciddi laf sokup kalp kırmak; hayvanlık yapmak yok.) Gözlerin çok güzel ama sol gözün sağ gözünden daha büyük gibi sanki… Sen fal bakabiliyor musun? Çünkü tipinde falcı ifadesi var ve falcılar gibi giyinmişin. Çok hoş… Seni döverim. Minnacıksın çıtı pıtı… tek hamlede yerle bir olursun. Bunları gülelim diye mi yapıyorsun yoksa farkında olmadan mı yapıyorsun? Çılgın bilim adamları gibi gülüyorsun. Bu kahkahaları bıkmadan dinleyebilirim sürekli. Saçında tüy var. Baya var; ne besliyorsun sen saçında ya? (kızın telefonu çaldığında ya da mekanda birden müzik sesi geldiğinde) bu ses senin midenden mi geliyor? Seni kınıyorum ben ya… Senin bu hareketlerine karşıyım ben. (unutkanlık yaptığında) sen gidip gelmeye başladın iyice. Bunadın resmen. Yakında ölürsün sen fazla yaşamazsın. (kız yere baktığında) senin gözün toprağa bakıyor. Toprağın bol olsun şimdiden. Sen bunca zaman nasıl oldu da öldürülmedin hiç? Çok şımarık bir çocuksun. Baban olsaydım seni ezerdim yerde. Biz evli olsaydık seni iki günde kapı önüne koyardım. Parasız, pulsuz, kıyafetsiz ve hiç tekin olmayan bir yerde gece yarısı hem de. Disqualifier Disqualifier eleyicidir. Yani kızı elemek için kullanılır; rol icabı tabii ki. Kızın sahip olduğu özelliklerin size uymadığı için onu kendinizden uzaklaştırma çabalarınızın hepsi disqualifier’dir. Neg’den daha acımasızdır ve daha fazla can acıtır. Bu yüzden daha negatiftir. Kızı tamamen eliyorsunuz ve aynı kulvarda olmadığınızı belirtiyorsunuz. Ama yerine göre kullanmakta tabii ki fayda var… Disqualifier örnekleri: (kız esmerse) ben sarışın kızlardan hoşlanırım. (kız bekarsa) ben evli ve tek çocuklu kadınlardan hoşlanırım. Fazla küçüksün. Fazla yaşlısın. Fazla güzelsin. Bu kadar güzelliğe katlanamam ben yani; her şeyin adabı var… Ödevler: 1. Benim neglerimden beğendiklerinizi defterinize yazın ve kendi neg’lerinizi yaratın. Neg normal şartlarda duruma göre spontane gelişen bir şey olmalı ancak beyninizin bu işe alışması için önce yaratmaya çalışın. Sonra çalışmadan yaratacaksınızdır zaten. 10 tane neg hazırlayın. 2. Hazırladığınız negleri ayna karşısında tekrar edin. Tipinizde alaycı ve şakacı bir ifade olduğuna, sesinizde ciddi bir ton olmadığına dikkat edin. Kalp kırmayacağınızdan emin olun. Ciddiye almayın bu söylediklerinizi. 3. Çok sert 5 disqualifier bulun. Tabii ki “sen rock’çısın ben popçu kızlardan hoşlanırım” gibi bir saçmalık değil bu. Çok daha sert olmalı. Öldürücü olmalı. Misal: “Ben geyim.” “Ben evliyim.” “Bende cinsel yolla bulaşan bir hastalık var” gibi. 5 tane sert diqualifier bulun. 4. Bu sert disqualifier’leri ayna karşısında tekrar edin. BÖLÜM 10 Ön Cazibe Ön cazibe; kızla konuşmaya başladığınızda onun sizden kaçmamasını sağlamaktır. Kadının sizi kaybedince aslında ne kaybedeceğini bilmemesi gibi bir durum vardır tanışmanın başında. O yüzden sizden çok kolay vazgeçebilmektedir. Sizin amacınız ise onun vazgeçmesini engellemektir. İlk on dakika taşkınlık yapmak, hata yapmak ve agresif davranmak yok. Neg ve disqualifier kıza karşı saldırı niteliği taşıyan teknikler oldukları için tanışmanın başında bunların kullanılması sizin büyük bir riske girmenize neden olacaktır. O yüzden neg ve disqualifier tanışmanın başında sadece ceza gerektirecek durumlarda kullanılmalıdır. Ön cazibe aynı zamanda muhabbeti kız için kişiselleştirmeyi de ele alır. Yani kızı muhabbete dahil etmeniz gerekmektedir. Belli başlı ön cazibe araçları: -Sorgu -Cold readings Sorgulama Açılıştan, açılıştan sonra gelecek olan açılışı temelleme hikâyesinden ve gerekiyorsa zaman kısıtlamasından sonra muhabbeti biraz kıza çevirmeniz gerekmektedir. Çünkü şimdiye kadar hep kendi hakkınızda konuştunuz. Kendi durumunuz, nereye geç kaldığınız, fikir isteyeceğiniz konu, arzularınız bla bla… Hep kendinizi anlattınız. Bir süre daha bu böyle devam ederse kız sıkılacaktır. Kızın orada kalması için muhabbete onu da dahil etmeniz gerekmektedir. Bunu yapmanın en kolay yolu da kıza şu tür sorular sormaktır: Sen hiç böyle bir olay yaşadın mı? Sen nerelisin? Öğrenci misin yoksa çalışıyor musun? Müzikle alakan var mı? Kaç yaşındasın? Tarzı sorular konuşmanın başında kullanılabilecek en basit sorulardır. Cold Readings Cold readings kız hakkında tahmin yürütmektir kabaca. Yani kızı tanımadan onun hakkında atıp tutmaktır bir nevi. Ancak atıp tuttuğunuza göre bunu temellendirecek ve ispatlayacak kanıtlar da olmalıdır elinizin altında. Bu teknik sorgulamadan daha çok işe yarar çünkü sorgulamak sizin değerinizi düşürür. Çok fazla soru sormak açıkçası DLV’dir. Çekici ve sağlam bir erkeğin soru sormasına gerek yoktur. O biliyordur zaten. O soruların değil cevapların adamıdır. İtici her şeyden uzak durur. Çekici erkek yusufçuk değildir; ateştir. Kıza sürekli sorular sormak; yusufçuğun sürekli ateşe yakınlaşma çabalarına benzer… Sonunda yanar gider. Daha sabit durun, daha yakıcı olun. Cold readings’e örnek vermek gerekirse: Kızda enteresan takılar ya da cix bir giyim tarzı fark ederseniz: “Sen klas bir kıza benziyorsun.” (hatta bir soruyla konuya devam ettirebilirsiniz) “Benim bir arkadaşım var senden klas olmasın baya klas bir kızdır. Ona hediye almam gerekiyor ve kendisi toka hastasıdır. Senin gibi klas bir kız hangi mağazanın tokalarını beğenir?” gibi… Giyim tarzından hangi müzik türünü sevdiğini anlayabilirsiniz. “Sen rockçı kızsın sanırım.” “Sende gothic bir hava var. Tim Burton’un karakterlerinden birisi gibisin” gibi… Şiven buraya yabancı… Göçmensin sanırım… Bilmem ne burcusun sanırım. Sabıka kaydın var mı? Çok agresifsin de… Tanıdığım en kötü kızlardan birisisin. Bakışlarında çok yalnız bir insanın ifadesi var. Akıllı bir insana benziyorsun. Edebiyata ilgilisin sanırım. Çok şiirsel konuşuyorsun. (tırnakları uzunsa) gitar çalıyorsun herhalde. (Sinirinizi bozuyorsa) Sık sık Pucca okuyorsun sanırım. Ödevler 1. Kızlarla konuşurken açılışınızla bağlantılı veya bağlantılı olmayan 10 soru hazırlayın. Ancak konuşmanın başlangıcında sorulacak nitelikte basit sorular olmalı bunlar. Yoksa gidip daha 2. Dakikadan kıza “sence hayatta bulunma sebebimiz ne?” ya da “bekaret sence de çocukça bir kaygı değil mi?” gibi sorular sormak size bir şey kazandırmaz. Kalibrasyon çok önemlidir. 2. Pencereden dışarıya bakın ve yoldan geçen insanlar hakkında fikir yürütün. Örnek vermek gerekirse: Şu adam çok yalnız… Şu kız eğlencesine düşkün, her gece club’da eğleniyordur. Şu geçen adam çok öfkeli, hatta şu anda birileriyle hesaplaşmaya gidiyor… Bu kadının kesin bir pilates topu var. Sizden Sherlock Holmes olmanızı istiyorum. En ufak bir detaydan çıkarımda bulunun. Çıkarımın mantıklı veya gerçekten doğru olması önemli değil. Önemli olan kızla konuşacak ve kızı muhabbete katacak bir şeylerinizin olmasıdır. BÖLÜM 11 Çekici Erkegin Nitelikleri DHV diye kısalttığımız demonstration of value yani kısacası değer kanıtları erkeğin en çekici özellikleridir. Bu özellikleri anlattığımız hikaye ve anılara eklememiz de bizim değerimizi kızların gözünde arttıracaktır. DHV genel olarak üstün şeylerdir. Diğer insanlardan olumlu anlamdaki farklılığınız DHV’dir. DHV her yerdedir. DHV’yi sadece erkekler yapmazlar. Güzel bir kızla tanıştığınızda muhtemelen onun DHV’si sizden muhtemelen daha yüksek olacaktır çünkü güzellik kadınlar için yüksek oranda sosyal değer katar. Siz de çeşitli numaralarla değerinizi kızın gözünde arttırmalısınız. Kızın çabalamasına gerek yoktur ama sizin vardır. Çabalamadan sonuca ulaşmanız çok zordur. Temel DHV arttırıcıları sıralamak gerekirse: Güç (maddi, fiziki, sosyal, statü, itibar, iletişim vb. bakımından olan her türlü güçlülük size artı puan kazandıracaktır) İletişim Yeteneği (espri anlayışına sahip olma, beden dili ve ses tonundaki uzmanlık, iyi bir konuşmacı olmak, insanların dillerinden anlamak.) Popülerlik ve önceden seçilmişlik (insanların sizi sevmesi, takdir etmesi ve daha önceden de kızların sizi seçmiş sizi beğenmiş olması.) Kendine güven ve özsaygı Ne istediğini bilmek ve tutkulara sahip olmak Maceracı olmak, hareketli bir hayat yaşamak Bazen romantik olmak Centilmen olmak, nerede nasıl davranılacağını bilmek Sevdiklerini korumak… Bunlar benim şu anda aklıma gelen temel çekicilik faktörleridir. Bunları anlattığınız hikayelere entegre etmek sizi başarıya ulaştıracaktır. Bunları göstererek ve o anda yaşayarak da kanıtlayabilirsiniz ancak bir cafede macera yaşayamayacağınız için hikaye yoluyla bu özelliklere sahip olduğunuzu kızlara aktarmalısınız. Şimdi size kendi anlattığım hikayelerden örnekler vereceğim: “Bir gün beni birisi ekledi facebook’tan. Fake hesap gibi görünüyordu. Bana yazdı direk, biraz konuştuk. Ona ters davrandım başta; ne olduğunu bilmediğim için. Ama beni ikna etti bir şekilde ve telefonda konuştuk. Bir kadın çıktı, sessiz konuşuyordu. Evliymiş, kocasını uyandırmamak için sessiz konuşuyormuş. Bir de çocuğu varmış iki yaşında. Benimle buluşmak istediğini söyledi. Kabul ettim. Hiç hoşuma gitmez normalde evli kadınlarla böyle konuşmak ama merak ettiydim çünkü daha önce böyle bir tecrübe yaşamamıştım hiç. Ertesi gün buluştuk ve buluşmaya çocuğuyla geldi. Kadın alımlı bir kadındı 30 yaşındaydı. Önünde bebek arabasıyla geldi. Ben çocuğu sevmekten kadınla ilgilenemedim. Zaten çocuğu görünce benim fikrim tamamen değişti ve kadına kötü davrandım. Şaka yollu edepsizlikle suçladım onu çünkü kocasını aldatmak istiyordu. Beni buna alet edecekti. Biraz ters konuştum ama kalbini kırmamaya çalıştım. Ders vermekti amacım. Sonra katlanamadı daha fazla ve çekti gitti.” (daha önceden kadınlar tarafından seçilmişlik, kendine güven ve prensip sahibi erkek olmak, maceracı olma faktörlerini tetikliyorum bu hikâyede) “Bir gün bir kız arkadaşımla parkta oturuyoruz gecenin 12’sinde. Etraf çok tenhalaşmıştı ve korkutucu bir hava vardı. Sonra fark ettim ki birisi bizi gözetliyor. 40’lı yaşlarda bir adam. Gözlerindeki ifadeden ruhsuz bir sapık hatta kaybedecek bir şeyi olmayan bir psikopat olduğu okunabiliyordu. Kız da tedirgin oldu ve gitmek istediğini söyledi. Kabul ettim. Kızla beraber giderken fark ettim ki adam bisikletle peşimizden geliyor. Kız tedirgin oldu bizi takip ettiğini söyledi. Dedim başka yere gidiyordur merak etme. Bunu kanıtlamak için birkaç sokak değiştirdim ama adam halen peşimizdeydi ve sokaklar bomboştu. Kızın evi de uzaktı. Ben yerden taş aldım elime. Adam sonunda yanımıza kadar geldi ve gözünü bize dikti. Ben taşla hazır bekliyordum, herhangi bir hamlesinde ona saldıracaktım fakat kız çok tedirgin olmuştu ve ağlayacaktı. “Ben polisi arayacağım” dedi. Ben de “hayır, ben halledeceğim merak etme. Bu saatte bir de polisle uğraşamam” dedim. Sonra sapık dibimize kadar geldi ve cep telefonuyla bir yeri aradı. Abartmıyorum aynen şunları söyledi “evet yanımdalar. Siz karşıdan gelin ortada sıkıştıralım” Kız bunları duyunca iyice korktu tabii. Ben de sakin olmasını söyledim. Ona zarar gelmesi için önce beni öldürmeleri gerekiyordu. Sonra yolda konuşan birkaç tane genç gördüm. Onların yanından geçerken durdum ve kızı da elinden tutarak durdurdum. Bekle dedim. Adam da biraz duraksadı ama sonra ben ona dik dik bakınca devam etmek zorunda kaldı. O kafasını çevirdiği an kızı hemen bir ara sokağa sokup hızlı bir şekilde birkaç sokak değiştirerek kurtulduk orada.” (sevdiklerini koruma, hareketli yaşam, maceraperestlik, kendine güven) Hep böyle uzun hikâyeler olmak zorunda değil. Küçük cümlelerle bile çekiciliğinizi arttırabilirsiniz. Kimsenin bilmediği eski insanların sözlerinden alıntılar yaparak kültürlü olduğunuzu gösterebilirsiniz. “evlilik aşkın mezar taşıdır” Lord Byron “Çılgınlıkların en büyüğü doğanın bize verdiği eğilimlerden dolayı yüzümüzün kızarmasıdır” Marquis de Sade “Bütün trajediler ölümle biter, bütün komediler evlilikle” Lord Byron Tarzı ilişkileri alakadar eden beğendiğiniz sözleri ezberleyin. Vakti geldiğinde kullanırsınız; tanık gösterirsiniz geçmişten. Sohbetlerdeki Mantık Duzeyi Kızı etkilemek istiyorsanız konuşmanızda mantık aramayın. Tamamen duygulara hitap eden bir üslubunuz olmalı. Öfke, güldürü, mutluluk, hüzün, şehvet vb. her duyguya hitap etmelisiniz ki kız sizi arkadaş statüsüne layık görmesin. İtiraf etmeliyim ki ben çoğu zaman çok mantıksız konuşurum. Mesela durup durup kendim hakkımda çok saçma sorular sorma huyum vardır kızlara. Ancak bu soruların hepsi ukalaca ve kendini beğenmiş bir insanın sorularıdır: “Benim için çok çekici diyorlar, doğru mu?” “Benden için çok çekici bir ses tonuna sahip diyorlar, doğru mu? “Benim yunan tanrıları gibi vücuda sahip olduğumu söylüyorlar, doğru mu?” “Kendime has ilahi bir karizmam var değil mi? Yoksa beni kandırıyorlar mı?” “Çok fazla feromon salgılıyorum. Kızlar hep bana bakıyorlar değil mi? Rahatsız oluyorum artık ya!” “Benden için çok seksi diyorlar? Pekiyi, sen mi daha seksisin yoksa ben mi?” Bazen konuşmalarda unutma yoluna gidiyorum. Kız işime gelmeyen bir konu hakkında soru sorduğunda unutmuş ayağına yatıyorum. Ben: En son sevgilim burayı çok severdi. Kız: Hımm… Neden ayrıldınız ki? Ben: Kimle? Kız: Eski sevgilinle? Ben: Ne eski sevgilisi ya o da nerden çıktı? Nereden açıldı bu konu? Kız: Sen anlatıyordun daha demin! Ben: Sen iyice gidip gelmeye başlamışın. Nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri bilmem ki? Bazen hassas konulara değinirken ani duygu değişimi yaşatmak için ciddi bir mevzuyu ciddiyet yoksunu bir hale getiriyorum: Ben: Benim kuzenim kaza yapmıştı kadın. Boş yolda direğe girmişti. Bir de yol görsün diye küçük bebeğini de ön koltuğa oturtmuştu. Kız: Ee ne oldu, yaşıyorlar mı? Ben: Kim? Kız: Kuzeninle bebeği? Ben: Bilmem hatırlamıyorum. En çok da “ben neredeydim?” ve “ne renk?” sorularını severim: Kız: Küçükken bizim evin halısını yakmışım. Ben: Ee ben neredeydim? Kız: Bugün halamlara gittik. Ben: Ne renk? Kız: Kim, ne? Ben: Halan? Eğer kız kafa bir kızsa gerçekle alakası olmayan hikâyeleri gerçek gibi anlatırım. O da ayak uydurur. Ben: En son sevgilimi evine bırakacağıma karanlıkta yolları karıştırıp E-5 çevre yoluna bırakmıştım. O günden sonra bir daha şansım hiç yaver gitmedi kızlar konusunda. Ben: Ben çok güzel direnirim. Ben Vietnam’da savaşmış, Amerika’da iç savaşı tek başına kazanmış bir insanım. Ciddiyet Seviyesi Kadınlarla başarılı olan iki tip erkek vardır. Olgun erkekler ve hayatı ciddiye almayan aşk adamları. Aşk adamı derken kastettiğim kıza çiçek böcek alan, romantik geçinen gizli geyler değil. İngilizcede Lover diye tabir edilen; seks konusunda başarılı aşk adamları. Casanova gibi mesela. Olgun erkekler uzun süreli ilişkilerde ve evlilikte idealdir. Çapkın olabilirler. Hayatlarında kadınlardan çok başka yönlere ilgi duyarlar. İşlerine, hobilerine ve tutkularına… Kadınlarla başarılı olacak bazı faktörlere sahiptirler yani. Ayrıca kadınlara fazla ilgi göstermedikleri için zaten kaçan pozisyondadırlar. Çok fazla gülmezler, az espri yaparlar ve saçmalamazlar… Aşk adamları hayatı ciddiye almazlar. Kızlara değer vermezler ama bütün kızlara aşıktır. Bir kızla beraber olurken başka kızları da düşünürler ve kızlar konusundaki merakları asla bitmez. Hep daha iyisini isterler. Aldatılmak, terk edilmek bu adamlara koymaz çünkü daha iyisini bulacaklarını bilirler; bu yüzden de ciddiyet namına bir şey bulamazsınız bu adamlarda. İki tipin de kendince artı yönleri var ama gerçek bir aşık olmak için iki tipin de özelliklerini bünyemizde barındırmamız gerekiyor. Ciddi durulması gereken yerde ciddi, centilmenlik yapılması gereken yerde centilmen (kapılardan ilk girme huyunuzdan vazgeçin. Bırakın kızlar sizden önce girsin. Odun olmayın) ve kendinize has espri anlayışınızı her durumda gösterin. Ciddi olmak, olgun olmakla alakalı bir şey söyleyemeyeceğim. O size bağlı. Yani insanları eğlendirmek için soytarı olmamanız gerektiğini bilin ve daima insanlardan daha önemli olduğunuzu düşünün. İlişkideki en önemli insan olduğunuzu bilin. Değerinizi bilin. Bir kız için asla kendinizi kaybetmeyin ve daima soğukkanlılığınızı koruyun. Hayatı ciddiye almamakla alakalı birkaç teknik vereceğim sizlere: Aklındakileri Utanmadan Söylemek Kafanızda ne geçiyorsa; o duruma absürt düşecek ne varsa çekinmeden ve korkmadan bunu söyleyebilmenizdir. Böylece hayatı ciddiye almadığınızı, kimseyi ciddiye almadığınızı ve cesaretinizi göstermiş olacaksınız. Ancak ciddi bir şekilde söylemeyin, şaka yaptığınız belli olsun. Fakat kendinizi kaptırıp kahkahalar eşliğinde söylemeyin. Ciddi görünmeye çalışan bir şakacı edasıyla söyleyin. Misal: “Çok seksi olduğumu düşünüyorsun şu anda değil mi?” “Ya şimdi biz böyle yürüyoruz da, benim bugün sokakta yürümek istediğim kız tipi sen değilsin ya. Alınmaca yok. Değilsin yani, bil istedim.” “Senin vücut ölçülerin neydi ya?” (tavla oynarken yendikten sonra) “İşte böyle eline verirler, ay koltuğunun altına yani…” “Bu akşam Club’a gideceğim de dam lazım bana, yanımda gelsene?... Bir arkadaşın var mı böyle erkeklere sık sık dam olarak giden? Böyle para karşılığı erkeklere dam olan, halk arasında escort dediğimiz tiplerden bir tanıdığın var mı?” Uzun ve Saçma Konuşmalar Yapmak Sebepsiz yere uzun ve aslında saçma olan konuşmalar yapmak da hayatı ciddiye almadığınızı gösterir ve çekicidir. Örnek: “Sen şimdi güzelsin ama bir süre sonra yaşlanacaksın, beyaz beyaz sakalların çıkacak çenende, kara kara lekeler oluşacak yüzünde, ekşimiş peynir gibi kokacaksın, kedilerinle beraber yaşayacaksın ve ölünce kedilerine mama olacaksın. Kimse beğenmeyecek seni, kimse sevmeyecek seni ve aynaya bakıp tren enkazına dönmüş suratındaki yalnız ifadeyi seyredeceksin… Aslında düşündüm de, bu halin çok çekici geldi bana. O halini görmek istiyorum, hadi hemen evlenelim. 17. Yüz yıl havasında bir evlilik olsun, bir kilisede ya da gemide evlenelim. O halini kaçırmak istemiyorum. Ölene kadar sakallı suratını seyretmek istiyorum.” “Seni ciddiye almıyor muyum? Tabii ki seni ciddiye alıyorum. Dünyadaki her şey oyun bahçesine dönse ve kural olarak hiçbir şeyin ciddiye alınmadığı bir ütopyada yaşasak yine de seni arar bulurum ve ciddiye alırım. Sana palyaço elbisesi giydirelim, kuyruk takalım, tek tekerlek üzerinde ip üstünde cambazlık yaptıralım ve eline soytarı değneği verelim; yine de her şeye rağmen seni ciddiye alırım. Çünkü sen benim gönlümün ciddiyet tahtına oturmuş en ciddiyete değer şeysin.” “Gözlerinde bir asilik var. Tarif edilemeyecek bir ifade ama elimden geldiği kadarıyla tarif etmeye çalışırsam Kurt Cobain’in baygın bakan ve uyuşturucudan şaftı kayan gözlerine benzetebilirim. Gerçek bir efsanenin gözleri gibi parlıyor gözlerin tıpkı birkaç saat önce marihuana çekmiş, viskiyi fazla kaçırmış gibi. Öyle bir bakışın var ki birkaç saat sonra beynini pompalı tüfekle dağıtacak gibi bakıyorsun. Sonun benzemesin.” Ödevler 1. Güç İletişim Popülerlik ve önceden seçilmişlik Kendine güven ve özsaygı Ne istediğini bilmek ve tutkulara sahip olmak Maceracı olmak, hareketli bir hayat yaşamak Bazen romantik olmak Centilmen olmak, nerede nasıl davranılacağını bilmek Sevdiklerini korumak… Bu özelliklerin her birisi için hayatınızdan bir hikaye yazın. Elinizden geldiğince kısaltın hikayeyi. Eğer hayatınızda o özellikleri gösterecek bir hikaye yoksa uydurun. 2. Hikayeleri yazdıktan sonra hepsini ikişer kez ayna karşısında tekrarlayın. Bunu yaparken hikayedeki duyguları aktarmaya özen gösterin. O hikayeyi yaşayın ve yaşatın duygular yardımıyla. BÖLÜM 12 Rahatlık Bolumu Kızda belli bir çekim oluşturduktan; onun bizden hoşlanmasını sağladıktan sonra da artık rahat etme bölümüne geçebilirsiniz. Unutmayın; önce kadını kendinize hayran bırakacak özelliklere sahip olmanız gerekir. Bu hayranlık daha sonra hoşlantıya; en sonunda da aşka dönüşür. Kızın sizin yanınızda rahat etmesi gerekir. Bunun için bir yerden sonra sıradan konularda muhabbet etmeli ve kızı daha iyi tanımalısınız. Rahatlık bölümü hem sözel hem de fiziksel bir durumdur. Yani dokunmalarınıza da alışması gerekir kızların. Rahatlık bölümünde muhabbetin üç aşaması vardır: -Çağrışımda bulunma -Hikaye anlatma -Soru sorma. Yani önce bir çıkış noktası yakalayıp bir konuya girmelisiniz. Bu çıkış noktası kızın söylediği bir şey olabilir, etrafta gördüğünüz birisi, bir şeyler, o an aklınıza gelen bir şey ya da kızın sorduğu bir sorunun cevabı olabilir. Bundan çağrışım yaparak bir şey anlatacaksınız sonra bu konuyla alakalı kıza soru soracaksınız. Örnek vermek gerekirse: Misal yan masada kitap okuyan birisini gördünüz. Siz: Baki kitap okuyor. Biraz gösteriş gibi duruyor ama yine de en doğrusunu yapıyor. Ben de bayılırım kitaba; yeraltı edebiyatının hastasıyım. Gerçekleri yazıyorlar be bu bana samimi geliyor. Sen sever misin kitap okumayı? Görüyorsunuz ki bir şeyden çağrışım yapıyorum, bir şeyler anlatıyorum ve konuyla alakalı soru soruyorum kıza. Şimdi şu anda uyduracağım örnek bir diyalog yazıyorum: Senaryo: karşıda bir kız ve erkek tartışıyor Ben: İnsanların tartışmasına karşıyım ben. Özellikle bu tartışanlardan birisi erkek diğeri kızsa… Hayvanlarda bile karşı cinsler birbirlerine zarar vermiyorlar. Sen kavga eder misin erkeklerle sık sık? Kız: Gerekirse ederim ama sakin davranmaya gayret ederim. Sen kızlarla kavga eder misin? Ben: Çok nadirdir. Bir kız beni aldatsa bile ona kötü davranacağımı sanmam; hatta sakince mutluluklar dileyip çekilirim. Sen aldatıldın mı hiç? Kız: Ben hayatta öyle davranamazdım. Yaygarayı koparırdım. Evet aldatıldım ve en yakın arkadaşımla aldattı beni. Ben: Bir zamanlar benim de bir arkadaşımı sevgilisi onun en yakın arkadaşıyla aldatmıştı. Aynı evi paylaştılar, kardeş gibiydiler ama bir kız aralarını bozup onları düşman etti. Adem’i baştan çıkaran da kadındı. Sen hiç arkadaşlarına ihanet ettin mi? Şeklinde devam eder bu muhabbet. Bağ Kurma Bağ kurmaya sitemdeki makalelerimde değinmiştim. Bu teknik de rahatlık bölümünde geçerlidir. Kızla ortak nokta yaratmaya çalıştığımız bölümdür bağ kurma ancak bu bağ kurma duygusal düzeyde olmalıdır. Ben: Hangi müzik türünü seversin? Kız: daha çok hip-hop severim. Eğlenmemi sağlıyor. Ben: ben hip-hoptan nefret ederim ama rock müzikle çok eğleniyorum. Gördüğünüz gibi müzikle eğleniyor iki taraf da. Ben zorla bağ kurmaya çalışmıyorum, bağ kuracak bir şeyler buluyorum sadece dürüstçe. Güven Verme Güven vermek de kızın yanınızda rahat hissetmesini sağlayacaktır. İnsanların sizi nasıl güvenilir bulduğuna dair hikâyeler, insanları ve özellikle kadınları koruduğunuz hikayeler anlatmak size olan güvenini arttıracaktır. Artık ilişkiye yönelik konuşmalar da yapabilirsiniz. İlişkilerden ne beklediğiniz, şu andaki toplumda ilişkilerin nasıl yozlaştığını ve çıkar ilişkisine dönüştüğüne dair şeyler anlatabilirsiniz. Benim yazılarımdan ve makalelerimden faydalanabilirsiniz. Bir kadınla sohbet ederken sık sık ilişkide en önemli üç şeyin güven, dürüstlük ve saygı olduğunu söyleyin. Böylece sizin prensip sahibi ve görmüş geçermiş birisi olduğunuzu düşünecektir kızlar. Ne istediğini bilen erkek imajını yaratacaksınız kadının gözünde. Ödevler: 1. Kitap açın ve rastgele kelime seçin. O kelimeyle alakalı bir şeyler anlatın; ardından da konuyla alakalı soru sorun. Bu egzersizi 10 kere tekrar edin farklı kelimelerle. 2. Dürüstlük, güven ve saygının önemini gösteren bir hikaye yazın. İlişkilerin bu üç temele dayandığını belirten bir hikaye. Bu olay sizin başınızdan geçmiş veya arkadaşınızın başından geçmiş gibi olabilir; fark etmez. Yeter ki kendi kelimeleriniz olsun. Sonra bu hikayeyi ezberleyin. Sık sık kullanacaksınız çünkü. BÖLÜM 13 İtaat Testleri Kızda çekim kurduktan ve onu tanıdıktan sonra kızın size ne kadar yatırım yapmaya gönüllü olduğunu öğrenmek zorundasınız. Yani; kızlar çekici buldukları şeylere yatırım yaparlar. Bu elbise olur, makyaj seti olur, kitap ya da kaliteli bir kokteyl olur. Nihayetinde erkek de olur. Kadınlar asla kısmazlar yatırımlarından. Paralarını yatırırlar, zamanlarını yatırırlar, vücutlarını yatırırlar… Sizin de kızın size ne kadar yatırım yapmaya istekli olduğunu test ederek öğrenmeniz gerekir. Bu testler basit sorulardan karmaşık sorulara doğru gitmektedirler. Bunlar soru olur, istek olur, emir olur. Ne kadar itaat ettiğini anlamanız gerekmektedir. Kız itaat ederse isteklerinizi yerine getirir. İtaat testini şu şekilde aşama aşama gösterebiliriz. Kolay İtaat Testleri Bunlar küçük şeylerden oluşur. Küçük sorular, küçük istekler… “Nerelisin?” “Ailenle mi yaşıyorsun?” “Bardağı tutar mısın biraz?” “Hiç aldatıldın mı daha önce?” “Hiç aldattın mı daha önce?” “Kaç kilosun?” “Daha önce bir kızla kavga ettin mi hiç?” “En uzun ilişkin ne kadar sürdü?” Tarzı cevap verilmesi kolay sorular kolay itaat testlerini oluşturmaktadırlar. Bu kolay itaat testinin sonu numara almaktır. Yani “muhabbetini sevdim, numaranı versene” şeklinde bitirebilirsiniz kolay itaat testlerini. Orta İtaat Testleri Bu grup biraz daha zorlar kızı. Yani yabancılık evresi geçtiği için daha samimi isteklerde bulunduğunuz bölümdür. “Kaç sevgilin oldu şimdiye kadar?” “Hayatında en mutlu olduğun an nedir?” “Bir ilişkiden beklentin nedir?” “Aşk senin için ne ifade ediyor?” “Senin vücut ölçülerin kaç?” (telefonda) “üzerinde ne var şu anda?” Bu aşamanın sonu ise randevudur. Sonunda “seninle görüşelim. Pazartesi, Çarşamba, Perşembe. Hangisi uygun sana?” gibi bir tekliften sonra bu aşama da biter. Zor İtaat Testleri Bu aşama daha ciddi samimi ve elektrik gerektirir. Genelde ilk randevuda bu aşama oynanır. “Gel başka yere gidelim” deyip mekan değiştirmek ve mekanı sizin seçmeniz. Daha tenha bir yer tercih olarak. Karşıdan karşıya geçerken kızın elinden tutmak. Kıza el falı bakmak istemek. Kızı yanaktan öpmek. Kıza sarılmak. Yürürken koluna girmek veya belinden tutmak. Bu aşama da sevgili olma teklifi ederek ya da öpüşerek bitirilir. Ödullendirmek Kız sizin sorularınıza olumlu bir şekilde cevap veriyor, önüne attığınız testlere başarıyla itaat ediyorsa onun bu tavrını devam ettirmesi için onu takdir etmeniz gerekmektedir. Yoksa boşuna çabaladığını düşünür ve vazgeçer iyi davranmaktan. Ödüllendirmek kolaydır. Samimi bir şekilde kıza gülümsemek, gülümserken onun omzuna hafifçe dokunmak, ödüllendirmenin en basit halidir. Ötesi ise sözel olarak ödüllendirmektir: Ben: Senin vücut ölçülerin kaç? Kız: Ölçmedim ama fena değildir herhalde. Ben: Evet gayet düzgün bir fiziğin var. Hayran olmamak elde değil. Ben: Hiç aldatıldın mı? Kız: Evet maalesef bir kere aldatıldım. Ben: Kıyamam, hangi hayvan aldattı seni? Kesin gizli geydir o. Yoksa seni aldatmak için bir neden göremiyorum ben. Ben: Aşk senin için ne ifade ediyor? Kız: Dürüstlük, karşılıklı saygı, samimiyet, saf sevgi… Ben: Çok güzel şeyler söylüyorsun. Bu devirde senin gibi bir kız bulmak zor. Kısacası kıza itaat ettiği için onu takdir ediyoruz. Sorularımıza cevap vermek için çabaladıkları her anı takdir etmek bizim onlara karşı görevimizdir. Takdir etmeli, iltifat etmeli ve devamı için yüreklendirmeliyiz. Cezalandırma Bazen kızlar testinize itaat etmezler ve siz ilerleyemezsiniz. Eğer itaat ederse bir aşama daha ileri gidebilirsiniz ilişkide ancak kız itaat etmezse olduğunuz yerde kalır hatta geri sayarsınız. Cezalandırmanın mantığı şöyledir. Önce cezasını verirsiniz, sonra biraz daha güven oluşturursunuz kızla ve sonra yeniden itaat testi yaparsınız. Şöyle bir örnekle ifade edeyim: Ben: Senin vücut ölçülerin kaç? Kız: Sana ne benim vücut ölçülerimden? Ben: Çok mu orantısız ondan mı söylemek istemiyorsun? Kız: Yoo gayet de orantılı, bir sorunum yok. Ben: Yok bence senin vücut ölçün 75-75-75 Kız: Çok şükür o dediklerinin hiç birisi yok bende. Ben: bence var. 75 kalça mı olur ya? Benim kedinin kalçası bile 85. Her neyse liseyi hangi şehirde okumuştun sen? Bakınız kızı esprili bir şekilde aşağılıyorum, sonra da konuyu değiştirip biraz daha bağ kurmaya güven oluşturmaya çalışıyorum. Kızlar genelde size fazla güvenmedikleri için itaat etmezler. Cezalandırdıktan sonra mutlaka biraz daha güven kurmalısınız; bağ kurmalısınız kızla. Cezalandırma yöntemlerini sıralayacak olursak eğer: Görmezden gelme Kızın söylediği saçma şeyi görmezden gelip konu değiştirmektir. Şu şekilde: Ben: Kirpiklerin çok sevimli… Kız: Olabilir. Ben: Her neyse, ne tür müzikten hoşlanırsın. Ben: Numaranı versene bana. Kız: Olmaz vermem. Ben: her neyse, babannen sağ mı? Küçümseme Kızın verdiği negatif tepki için onu küçümsemektir. Ancak esprili ve gülümseyerek söylenmelidir. Asla art niyet varmış gibi davranmayın. Ben: Biraz bekleyelim mi burada? Kız: Yok ya devam edelim, gidelim. Ben: neyse zaten sen burada beraber dikilmek istediğim kız tipi değilsin. Alınmaca yok, hadi gidelim. Ben: Denize girerken mayo ve bikini arasında kalırsan mayoyu seç. Kız: niye ki ne alaka? Ben: İnsanların, senin sarkmış böğürlerini, selülitli bacaklarını, amele yanığını görüp psikolojileri bozulmasın diye. (kızın adı Ayşe varsayalım) Ben: Seni seviyorum. Kız: Allah razı olsun. Ben: Aklıma geldi, benim babaannemin bir danası vardı. Çok severdim. Adı Ayşe’ydi. Tepki göstermek Diğer tekniklere göre daha zararsızdır. Küçük bir tepki gösterirsiniz ve konu kapanır. Seni kınıyorum ya. Bana neden kötü davranıyorsun ki? Neden sürekli kalbimi kırmaya çalışıyorsun? Sana yanlış ne yapmış olabilir? Ağlasam hoşuna mı gidecek? BÖLÜM 14 Flort Etmek Kızlarla duygusal bağ kurmak için ve onunla olan ilişkinizin daha duygu temelli; daha cinsel düzeye çekebilmek için onunla flört etmeniz gerekmektedir. Flört etmezseniz ilişkiniz arkadaşlık düzeyinde kalır ve böyle bir şeyin gerçekleşmesini istemezsiniz. Flörtöz bir erkek olmak sadece bir aşama için geçerli değildir. Genel olarak; kişilik olarak flört etmeyi seven bir insan olmalısınız ve sık sık flört etmeyi alışkanlık hale getirmelisiniz. Arkadaşlarınızla, sevgilinizle, sevgili adayıyla, yeni tanıştığın birisiyle belki; hemen hemen her kadınla flört etmelisiniz. Tabii ki bunu yokluktaymış gibi değil de varlıktaymış gibi yapmalısınız. Çünkü yokluk da insanı flört etmeye zorlar. Önüne gelen her kadınla flört ettirir yokluk ve bu iticidir. Ama fazla varlıktan dolayı da insanlar çevresindeki herkesle flört eder. Bu da alışkanlık haline geldiği için böyledir. Doğal olarak gerçekleşir ve kişi flört ederken yanlış bir şey yaptığını düşünmez asla. Onun için doğru olan budur ve sakınmadan flörtleşir. Şimdi birkaç flörtleşme tekniğinden bahsedeceğim. El falı El falı özellikle randevudayken çok işe yarar. Kıza dokunma fırsatını yakalayamadıysanız ya da bundan çekiniyorsanız; kıza dokunmaya başlamak için en ideal yoldur bu. Masada otururken elinizi masanın üzerine koyun, avuç içiniz yukarı baksın ve kıza “getir elini sana el falı bakayım” deyin. Muhtemelen sağ elini verecektir. Ancak el falı sol elden bakılır. Sağ elini verirse “ben ne yapacağım bunu, sol elini ver” diyerek iğneleyin. Eli sizin elinizin üzerinde olsun ve diğer elinizin işaret parmağını onun avuç içi çizgileri üzerinde gezdirin. El falı bakmayı internetten çok kolay bir şekilde öğrenebilirsiniz. Zaten temel üç çizgi var. Hayat çizgisi, zeka çizgisi ve aşk çizgisi. Bunların ne anlama geldiğini öğrenin. Anlatmaya hayatla başlayın, zekaya geçin ve en son olarak da aşk çizgisine deyinin. El falı bakarken söyleyebileceğiniz birkaç örnek vereyim size: “Hayat çizgin çok kısa. Bu çizgiye bakarsak senin çoktan ölmüş olman lazımdı. Sen nasıl oldu da hayatta kaldın bu kadar süre?” “Zeka çizginde çok fazla zincirlenme var. Akıl sağlığın durağan değil sürekli bir depresyon, yalnızlık hali içerisindesin. Ölmene yakın da ya delireceksin ya da bunayacaksın. Evet evet, alzeimer görüyorum burada.” “Aşk hayatına bakarsak şimdiye kadar hiç randıman alamamışın… Aşkta mutluluğu bulamamışsın. Ancak, evet şu sıralar yaşadığın anlara bakarsak yakında hayatına çok karizmatik bir adam girecek. Ona deli gibi aşık olacaksın. Seksi ve yakışıklı olduğunu düşüneceksin. Onun suratına baktıkça gülümseyeceksin aynen böyle. Ama o senin hayatını karartacak. Erkeklerden soğumana neden olacak. Onun yüzünden delireceksin belki de…” İltifat Etmek Herkesin kendini özel hissetmek istediği bir dünyada yaşıyoruz. Bilhassa bu devirde… Çünkü yaşadığımız çağda iki tür insan var. Bencil insanlar ve çekingen insanlar. Bencil olanların tek düşündüğü şey “ben” dir. Sürekli kendilerinden bahsederler, kendileri hakkında konuşmak isterler, kendi başarıları görülsün, başarısızlıkları görülmezden gelmesini isterler. Bu insanlar kendilerini düşünmekten başkasını düşünemezler. Başkalarının negatif yönlerini görürler ve yüzlerine vururlar çünkü kendilerinin herkesten daha değerli olduğunu düşündükleri için başkası hata yaptığında bunu kanıtlar derecesinde eleştirirler. Ancak başkası olumlu bir şey yaptığında ise kıskanırlar ve seslerini çıkarmazlar hatta yine de eleştirirler. Çekingen insanlar ise negatif olayların başlarına geleceklerine inandıkları için takdirlerinin yanlış anlaşılacaklarına inanırlar; bu yüzden de takdir etmezler. Bu iki tip insan olmaktan vazgeçmelisiniz ve herkesle flörtleşebilen cesur bir erkek olmalısınız. İnsanları takdir edebilmelisiniz. “Saçların bugün olağanüstü görünüyor.” “Makyajın ve kıyafetlerinin rengi uyumlu olmuş. Bugün benden tam not aldın.” “Ayakkabılarınla çantanın rengi uyumlu olmuş. Çok hoş görünüyor göze.” Kadınlar kendilerine özen gösterirken, makyaj yaparken, tüm paralarını kılık kıyafete dökerken sizce bunu kendileri için mi yapıyorlar? Bir kadın başka bir kadında kendi giydiği giysinin aynısını görünce sebepsiz yere mi sinirleniyor; pişti olduklarını söylüyor, bir daha da o elbiseden nefret ediyor? Her kadın özel olmak ister; her insan özel olmak ister. Kadınların çabalarını görmemiz gerekir. Onların özel olmak istedikleri alanı keşfedip o yöne iltifat etmeliyiz. Çünkü duymak istedikleri o. Bir kadın en fazla neresine özen gösteriyorsa o kısma ilgi duyulmasını ister. Saçlarına fazla özenmiş bir kadın saçlarının dikkat çekmesini ister. O zaman onun saçlarına iltifat etmelisiniz ki kendisini iyi hissetsin sizin yanınızda. Zaten bağırır. Kadının dikkat çekmek isteyeceği şey bas bas bağırır. Görmemek elde değildir. Kadınların özen gösterdikleri yerlere iltifat etmek dışında en sevdikleri iltifat da zekâlarına yapılmasıdır. Çünkü kadınların aptal olduklarına dair bir söylenti dolaşıyor etrafta. “Çok zekisin. Bu devirde böyle bir zekaya sahip kız bulmak çok zor.” “Hayata karşı olan bakış açına hayran kaldım.” Bunun dışında sizin işinize yarayacak olan; kızın cinselliğe ya da çılgınca şeylere karşı olumlu bakmaları da iltifatı hak ediyor. Onların bu tavrını da ödüllendirmek lazım… “Senin gibi özgürlüğüne düşkün çılgın kızlar çok eğlenceli olur.” “Toplumun koyduğu saçma kurallara boyun eğmiyorsun. Saygı duyuyorum sana bu yüzden.” Son olarak da kızlar vücutlarına yapılan iltifatlardan da çok hoşlanırlar. Tabii ki arada bir miktar samimiyet olmalı yoksa yoklukta bir sapık gibi görünürsünüz: “Vücut ölçülerin çok orantılı... Altın oran kullanılmış gibi mükemmel ölçülerin var.” “Bacakların da sütun gibi maşallah.” “karnında bira göbeği var ama bacaklarına diyecek söz bulamıyorum. İnanılmazlar…” (bazen iltifatı iğnelemekle dengelemek gerekir kendinizi çok kolay satmamak için) “Senin gibi bir vücudum olsaydı podyumdan inmezdim.” Kıza Açılmak Bazen öyle bir durumla karşı karşıya kalırsınız ki; ne yaparsanız yapın kıza ulaşamıyorsunuzdur. Belki kızı kaybetmekten korkuyorsunuz, belki fırsat bulamıyorsunuz, belki sürekli aksilik çıkıyor önünüze… her yolu denemenize rağmen ilerleyemiyorsunuz ve canınıza tak etti. Kızla 3 kere buluştuğunuz halde ne onu öpebildiniz, ne sarıldınız ne de niyetinizi belli edebildiniz… Olur; insanlık hali. Bu durumda mecburen, ister istemez kıza açılmak zorunda kalacaksınız çünkü başka çıkış yolu yok. Böyle bir durumda ben epik bir şekilde açılmaktan yana oluyorum. Örnek verelim: “Sana bir şey söylemem gerek. Kaç gündür söylemek istiyordum ama maalesef ya fırsat bulamadım ya da başka aksilikler çıktı. Ve zaman akıp gidiyor. Bir gözüm toprağa bakıyor. Eğer sana bunları söylemeden ölürsem gözüm açık giderim. Şu anda senin dostça takılıyoruz ama sana sadece dostça duygular beslemiyoruz. Az bir şey de hoşlanıyorum sen. Dur, dinle sadece. Başka erkekler böyle durumlarda ne yaparlar bilmem ama ben böyle az hoşlandığım bir kızı asla unutamam ve onunla dost olamam. Şimdi hemen karar vermelisin. Ya biri ya öteki... Hemen karar ver. Benimle misin değil misin? Eğer beni seçmezsen bu aşk yarasının illaki geçeceğini biliyorum ancak neden mahvedelim bir şeyleri? Mutlu olmak varken neden acı çekelim? Neden zorlaştıralım bir şeyleri? Kavuşmak varken kaçışmak neden? Savaşmak neden? Hemen şimdi söyle, benimle misin yoksa sefil hayatına devam mı edeceksin?” BÖLÜM 15 Cinsellik Kızla olan ilişkimizdeki nihai nokta cinselliktir. Benim için daha ötesi yoktur. Var diyen de kendisini aşk romanıvari yalanlarına kandırmış olur. Evlilik, gerçek aşk vb. ütopik konular nihai nokta değildir. Hatta evlilik aşkın katilidir. Esas son nokta cinselliktir. Her şeyi onun için yapmaktayızdır. Muhabbetler, eğlence, takılmaca, romantik dakikalar… Bunların hepsi insana mutluluk verir ama hepsini toplasan bir pompaya bedel değildir. Birisi size ilişkinizle alakalı bir soru sorduğunda bu “beraber romantik bir şekilde takıldınız mı?” olmayacaktır. “Yattınız mı?” olacaktır. Bir sebebi var ki akla gelen ilk şey bu oluyor ilişkilerde… Kadınların da cinselliğe en az erkekler kadar ihtiyacı vardır. Kadınlar neden dekolte giyiyorlar? Göğüsler daha mı fazla ısınıyor da açmak zorunda kalıyorlar? Tek bir sebebi var o da dekoltenin erkeği azdırması. Ben dalgayı açıp sokakta gezmiyorum ama kadınlar kasıklarına kadar etek giyiyorlar, meme uçlarına kadar dekolteyle geziyorlar… Sonra cinsellikten bahsedince biz sapık oluyoruz. Tahrik eden kim? Ayrıca onlar bacaklarını, göğüslerini göstererek cinselliklerini dışarıya vurup rahatlıyorlar. Ben dalgayı açıp gösteremediğim için rahatlayamıyorum ve bu dilime vuruyor. Bu bir gerçek! Kadınlar cinselliği isterler; en namuslusundan en yollusuna kadar… Arada sırada lezbiyenler ya da seksten bir şekilde tiksinenler çıkıyor; onlara bir şey diyemem. Ama sağlıklı bir kız illa ki cinsellik ister. Bunu konuşarak dile getiremedikleri için göstererek belirtiyorlar. Biz de gösteremediğimiz için (çünkü gösterecek pek bir şey yok. Sadece bir tek şey var o da gösterilmiyor) mecburen bu konu hakkında konuşmamız gerekiyor. Bu dediklerimi “erkekler çok sapık” diyen kızlara anlatırsınız. Cinsel Flort Kızı cinselliğe hazırlamak için sözel ön sevişme kıvamındaki soru ve yorumlarla cinsel flört etmelisiniz. Şu şekilde sorular sormak kızı moda sokmaya yarar: “Bugün hangi renk iç çamaşırı giydin?” “Kızlara karşı hiç ilgi duydun mu?” “Ergenliğinde hiçbir kız arkadaşınla öpüştün mü? Ne hissettin?” “Porno izler misin?” “Masturbasyon yapar mısın?” “Tersten ilişki hakkında ne düşünüyorsun? “Oral seks hakkında ne düşünüyorsun?” “Grup seks hakkında ne düşünüyorsun? Son Dakika Muhalefeti Kızların son dakika muhalefetleri meşhurdur yatakta. Her şey hazır, öpüşülmüş, hatta ön sevişme yapılmış ancak tam gireceğin sırada “dur” der. Böyle durumlarda ilk yapılacak şey kendini geri çekmektir. Yani cezalandırmalısınız itaat etmediği için. Bunun en güçlü yolu da kendini geri çekip kızı zevkten mahrum edip ateşiyle bırakmaktır. Kendinizi geri çekin. Sırtınızı kıza dönün. Başka bir şeyle ilgilenin. “Sorun değil” gibi laflar edin ve takmıyormuş gibi davranın. Bu durumda; iki seçenek vardır kızın başvurabileceği. Ya size yanaşacaktır ve kaybettiği şeyi elde etmeye çalışacaktır ya da o da size sırt dönüp inat edecektir. Eğer kız size yanaşır ve girmenize müsaade ederse ne ala. Ancak yanaştığı halde girmenize yine müsaade etmiyor veya hiç yanaşmıyorsa kızı ikna etmeniz gerekmektedir. O da şu şekilde olacaktır: “Şimdi sen benimle birlikte mutlu değil misin? Güzel ve eğlenceli bir vakit geçiriyoruz, anı yaşıyoruz ancak tam zevkin doruğuna çıkmamıza yakın sen hem benim hem de kendi mutluluğunun önüne engel koyuyorsun. Bunu yapmaktaki amacın ne? Beni arzuladığını biliyorsun, ben de seni arzuluyorum ve burada aşk yaşıyoruz ancak aşkın finalini yapmadan bu aşk daima yarım kalacaktır. Bırak da zirveye varalım, tadını çıkaralım. Birlikte mutlu olalım. Bana güvenebileceğini biliyorsun, şu anda sadece ikimize ait bir an yaşıyoruz ve bu andan kimsenin haberi yok. Sadece ikimize özel bir dünya bu yatak ve ikimizin mutluluğu için hazırlanmış her şey. Kaygın neden? Sana eskisi kadar değer vermeyeceğimi mi düşünüyorsun seninle yattıktan sonra? Yanılıyorsun. Emin ol gözümde çok daha değerli olacaksın çünkü elmanın iki yarısının bir bütün olacağı bir an bu. Aşkı yaşadığım birisinin değeri azalmaz artar. Bu doğal, normal ve aşk dolu şeyi bizden esirgeme.” Kızın bakire olduğunu varsayalım. Normalde bakire bir kızı bozmanızı tavsiye etmem tabii ki ancak yaşı 18 üstü olan bir kız kendi isteğiyle bekâretini bozmaya gönüllüyse; gelene git demek de aptallık olur. Onu da rahatlatmak için bekâreti önemsemediğinizi belirtin: “Bekâret çok çocukça bir kaygı bana göre. Bu devirde kadınların çoğunluğunda bu kaygı yok zaten ve doğal arzularını diledikleri gibi yaşıyorlar. Bana göre onları bu tercihleri için suçlamak ikiyüzlülük olur. Ben bu konuda tamamen kadından yanayım ve kadınlarla bekâret için kavga eden ya da yargılayan erkeklere sadece gülüyorum.” İkna etme çabalarınız sonuç vermiyorsa eğer yapacak tek bir şey kalıyor o da kızı evden atmak. Kızla sevişmeden aynı yatakta yatan erkeklerin sayısı o kadar çok ki… Bir kızı yatağa atmak da yetmiyor yani. Eğer sizin arzularınıza saygı duymuyorsa kurtulun ondan. “Daha fazla katlanamayacağım. Lütfen terk eder misin evimi?” deyip ona kapıyı gösterin. Saatin kaç olduğu önemli değil. Belki gider belki aklı başına gelir ve teslim olur. Onun bileceği iş…